Kara Veda...


Oysa bir ‘kara film’ edasıyla başlamıştı sayfalar. Belli ki beşeri ilişkileri sorunlu, sert mizaçlı, geçmişi muamma bir detektif, ikiz kızkardeşinin arayışında stereotip bir ‘femme fatale’ müşteri, bu tehlikeli hatunun aktardığı karanlık kişiler - tehlikeli ilişkiler yumağı ve iç buran, siyahı bol bir ambiyans.. Kara film formülasyonunun olmazsa olmazları tereddütsüz biraradaydı. Gözlerim karizmatik mafya babasını arıyordu. Buldu da.. Lakin beklediğim, bu okülte bulanmış, insanlığın devamı için endişe ve mücadele eden mafya tipolojisi değildi..

Duyarlı mafya tiplemesi garip geldi mi bana? Hikayedeki bunca sıradışılık arasında asla! Pekiyi şaşırdım mı? Mafya özelinde hayır. Ama sayfaların bütününe bakarak kesinlikle!

Hikaye zaten beklediğim gibi ilerlememişti, tersyüz edilmişti. Anlatı o sekansın öncesinde çoktan ve süratle kulvar değiştirmiş, ‘Lovecraft’vari bir fantastiğe bürünmüştü. Adeta ‘Kadim Eskiler’ mitosunun Cthulhu’sunun telif sorunları nedeniyle kullanılamadığı benzer adlarla dolu bir kurgu gibiydi: Kadim bir kült.. Cthulhu ismi geçmeyen ama grafik olarak tıpkısı, Conan panellerini hatırlatırcasına çizilmiş bol dokungaçlı, kötücül, kadim bir tanrı.. Lovecraft yazınında kendine sağlam yer bulmuş Deli Arap Abdul Alhazred’in büyük eseri Necronomicon’una nazire yapan Nekronomoman.. Alabildiğine tekinsiz, alabildiğine karanlık.. Alabildiğine tanıdık..


Kara Veda, Yapı Kredi Yayınları’nın son Doğan Kardeş denemesinde fasikül fasikül tefrika edilen özel eklerinden ilki ve onbir fasikülden oluşuyor. Okumak için tamamlanmasını bekleyen ve sonrasında da kutusunda unutanlar için kayıp bir çizgiroman. Kayıp olmasının sebebi de şahane – enfes olmasından değil; farklı gelmesinden, ‘Lovecraft’ yazınına koşutluğundan, süper kahraman – western açmazındaki çizgiroman dünyamıza bambaşka bir lezzet katmasından..

Frank Marraffino’nun bazen hikayeye derinlik kazandıramama ve ara ara üstünkörü - hızlıca geçme defolarını bir kenara bırakırsak yazın olarak zevk veriyor. Drew Rausch’un savruk çizgisi ise bu karanlık hikayeye fevkalade iyi gidiyor..


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman