Kayıtlar

Mart, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Babam Süt Peşinde

Resim
Neil Gaiman – Skottie Young ortaklığı olan ‘Fortunately, The Milk’ ne zamandır gündemimdeydi. Gerçi hikayeyi merak ettiğimden değil de sırf Skottie Young’ın illüstrasyonlarını görmek istediğimden... Hazır Tudem de bahar kataloğuna bu kitabı aldığına göre * bana da fazla bekletmeden alıp çizimlerin keyfini çıkarmak düşer... Bu arada 'Fortunately, The Milk' kitabının Harper Collins tarafından yapılan Amerika baskısı için Skottie Young ile çalışılırken, İngiltere baskısının (Bloomsbury Publishing) çizimleri Chris Riddell'a emanet edildi. Tudem'in basmak için Skottie Young'ı tercih etmesi ise bana kalırsa çizgiroman okurları için hoş bir güzellik oldu! * Kayıp Rıhtım’ın yalancısıyım :)

Conan'ın Felsefesi

Resim
Conan’a yeniden hayran kalmama neden olan pasaj... ‘Peki ya senin tanrıların? Onlara seslendiğini hiç duymadım.’ ‘Onların en büyüğü Crom’dur. Büyük bir dağda yaşar. Ama ona seslenmek neye yarar ki? Crom insanlarla pek ilgilenmez. Dikkatini çekmemek en iyisidir. Yoksa başına bela açar! Soğuk, sevgisiz bir tanrıdır. Ama insana doğuştan mücadele ve öldürme gücü verir. Zaten bir tanrıdan başka ne istenir ki?’ ‘Peki ya ölüm nehrinin ardındaki dünyalar?’ diye ısrar etti Belit. ‘Halkımın kültüründe ne bu hayatta, ne de sonrasında umut yoktur,’ diye yanıt verdi Conan. ‘İnsanlar bu dünyada boşu boşuna çabalayıp acı çeker. Sadece savaş çılgınlığına kapılmaktan zevk alırlar. Ölünce ruhları soğuk rüzgarların estiği bulutlu, sisli, ışıksız bir diyara gider. Orada sonsuza dek keder içinde gezinirler.’ Belit ürperdi. ‘Hayat zor da olsa böyle bir kaderden iyidir. Sen neye inanırsın Conan?’ Conan omuz silkti. ‘Bir sürü tanrı tanıdım. Tanrıların varlığını inkar edenler, onlara fazla güvenenler kadar

Skottie Young, Star Wars

Resim
Skottie Young, super hero janrından sonra Marvel’in yeni Star Wars hamlesiyle birlikte bu mecrada da varım dediği ‘Baby Variant’ kapaklarıyla en azından benim gündemimde... 'Star Wars', 'Princess Leia' ve 'Darth Vader' serilerinin birinci sayıları birlikte panaromik olarak şöyle görünüyor:

Belit

Resim
Belit’in Marvel (John Buscema) ve Dark Horse (Becky Cloonan) grafik yorumlamalarından acaba hangisi R.E.Howard’ın Conan’ın Kara Kıyıların Kraliçesi hikayesinde betimlediği Belit’e daha yakındır, bakalım... John Buscema - Becky Cloonan Sonra Conan’a döndü. Göğsü inip kalkıyor, gözleri parlıyordu. Conan ona hayretle baktı. İnce yapılıydı, ama bir tanrıça gibi güzeldi. Kıvrak ve seksiydi. Üstünde sadece geniş bir ipek kuşak vardı. Fildişi rengi bacakları ve dolgun göğüsleri, savaşın hiddetine kapılmış olan Cimmerialıyı bile tahrik etmişti. Stygia geceleri gibi kapkara uzun saçı, biçimli sırtından aşağı dökülüyordu. Kara, parlak gözleriyle Cimmerialıya bakıyordu. Kara Kıyıların Kraliçesi – Çeviren Dost Körpe Görüldüğü üzere Becky Cloonan Belit’in metinde belirtilen beyazlığını tercih ederken, Buscema üstadımız ise onu daha bir esmer resimlemeyi tercih etmiş. Hayatını kara kıyılarda, gemisinin güvertesinde yoğun güneş altında geçiren bir kadının ten renginin koyulaşacağını düşü

Wonder Woman vs. Power Girl :)

Resim
Geçenlerde Altın Madalyon'da Wonder Woman için yapılan, 'etli - butlu, devlet gibi kadın' nitelemesini okuyunca aklıma geldi... Gail Simone'nun yazdığı Wonder Woman serisinin 34. fasikülünde (2009) DC evreninin bu 'büyük' mücadelesinin mutlak galibi Black Canary'nin ağzından açıklandı... Neyin galibi diye soruyorsanız, 'iman tahtası'nın diyelim :) Ekleme: Aslında bu kısacık yazının ilk hali yukarıdakilerden ibaretti ancak Black Canary ve Wonder Woman arasında geçen bu diyaloğu açıklama gereksinimi hissettim. Konuşma önce Wonder Woman ve Power Girl'ün haşmetli dekolteleri çerçevesinde başlıyor. Black Canary, Wonder Woman’ı bu konuda ikinci ilan ettikten (... ve Power Girl hakedilen bir galibiyet kazandıktan ...) sonra bunların birer ulusal hazine olarak görüldüğünü söylüyor, 'yoksa niye rumpus mcgoo’na Amerikan bayrağı giyeceksin ki?' şeklinde devam ediyor. Rumpus mcgoo dediği de kalçalar aslında, böylece konu yukarıdan aşağı

Conan Yıllıkları 1: Fil Kulesi

Resim
Önyargılı yaklaştığım bir kitap daha.. Kılıcın ve büyünün egemen olduğu, tanrıların hüküm sürdüğü bir çağı defalarca kare kare izledikten sonra tüm bu anlatının kaynağı olan birkaç hikaye ne kadar güzel olabilirdi? Kelimeler o muazzam Conan panelleriyle boy ölçüşebilir miydi? Otuzların fantastik yazını, dil ve tema olarak bugünün ‘çok bilmiş’ okurunu ne kadar tatmin edebilirdi? Maalesef önyargılar ve yine ters köşe.. ‘Görelim bakalım R.E.Howard mı daha büyük, Roy Thomas mı? Beş buçukuncu hissim Roy Thomas diye fısıldıyor!’ derken bile alt metinde Robert E. Howard’a hafiften burun kıvırarak başladığım Conan Yıllıkları’nın birinci kitabı ‘Fil Kulesi’ Conanvari bir şekilde hunharca yıkıp geçti beni desem çok da abartı olmaz.. Önce kitaptan alıntılarla Howard’ın Conan’ı.. ‘Yaşamak ister miydin?’ diye sordu Murilo. Barbar homurdandı. Gözleri yeni bir ilgiyle parladı. ‘Kaçmanı sağlasam bana bir iyilik yapar mısın?’ diye sordu aristokrat. Cimmerialı konuşmadı, ama cevabını bakışlarındaki d

Pizagor bir gün Hennessy'yi karşısına alır ve...

Resim
Birkaç sene önce ‘Hennessy’ olarak tanıdığımız çizgiroman sevdalısı dostumuz Murat Tüfekçiler yenilikçi bir fikirle ortaya çıktı: Çizgiroman dünyamızdan isimleri sorularıyla açmak, onların çizgiroman üzerine her türlüsünden düşüncelerini ve kendisinin bu isimler hakkındaki izlenimlerini bizlere aktarmak. Bu bazen isimleriyle ağır, çizgiroman adına yaptıkları işlerle ağır bir yazar ya da çizer oldu, bazen de içimizden, sadece çizgiroman okuru kimliğiyle tanıdığımız bir dostumuz.. Ama henüz kimse ‘Hennessy’ye ‘Bize biraz kendinden bahsetsene…’ demedi.. Bugüne kadar.. Superman - Yıldıray Çınar imzalı Pizagor : Klasik giriş sorusudur, bize biraz kendinden bahseder misin, Hennessy kimdir falan filan. Teamülleri yıkalım, bunu şimdilik bir kenara bırakalım. Son birkaç gündür korsan üzerine yaşanan sanal tartışmaların sonrasında sıcağı sıcağına sorayım, neler oluyor, Hennesy çizgiromana küstü mü? Hennessy : 1975 doğumluyum, herkes gibi hayat mücadelesi içinde kafamı boşaltmak ve ha

Çizgiromancının İçki Köşesi

Resim
Bünyeye alkol girdiğinde insanlar üç gruba ayrılır: 'İçince suskunlaşanlar' - 'İçince tatlananlar' ve 'İçince sapıtanlar' Ama içince sapıtan ve saldırganlaşan ama sapıttığınca tatlanan - lezzetlenen bir tek o vardır herhalde... Böyle bir köşeye de sevgili 'Kaptan Haddock'umuzdan daha fazla yakışacak birini daha düşünemiyorum :)