Kayıtlar

Ocak, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dalton Amcalar

Resim
Nedense hiçbir çizgiroman değil de Asteriks ya da Red Kit gibi ilk gözağrılarının yepyeni sayılarının haberi şu bünyede heyecan yaratıyor. Dolayısıyla duramadım, piyasaya çıktığı gün büyük beklentiyle taa Kızılay’daki YKY kitapçısına giderek Red Kit'in 80. ve şimdilik son albümü olan ‘Dalton Amcalar'ı aldım, hemen okudum ve büyük hayal kırıklığı yaşadım! Nerede Red Kit’i bir fenomene dönüştüren Goscinny dehası, nerede Pessis – Gerra ikilisi! Hatta yazar kısmında De Groot'a da eyvallah ama bu hiç olmamış... Kısaca konusuna gelirsem... Bildiğiniz üzere aşina olduğumuz Dalton Kardeşler aslında yeğen Daltonlar’dır. Orijinal dörtlü ise Morris’in yazıp çizdiği Red Kit’in ilk dönem maceralarından tekinde (Hors-la-loi/Dupuis/1954 - Kanunsuzlar/YKY) hızlıca harcanıp toprağın altına gönderilmiştir. Bu dönemler Red Kit’in ağzında saman çöpü değil sigara olduğu, haydutları içeri tıkmak yerine sıcak kurşunu tercih ettiği zamanlardır... Red Kit sayfalarında Vahşi Batı’nın yaşamış kar

Retro

Resim
Bayıldım...

Kısa Kısa: Fables #1

Resim
Galiba farklı bir şeyler bekliyormuşum. Bu kadar epik karakterin birarada olduğu bir ambiyansın fantastik temalı bir öykü çıkaracağının hayalini kurmuşum herhalde. Sonrasında beş fasikül süren sıradan bir detektiflik öyküsü okuyunca hayal kırıklığı yaşadım demeyeyim de beklediğimi bulamadım. İlgi çekici olan, gerçek dünyanın yükü omuzlarındayken masallardan tanıdığımız karakterlerin büründükleri yeni kişilikleri, en saf bildiklerimizin o masumiyetlerini yitirmiş olmaları. Serinin lokomotifi bu dönüşümde gizli gibi geliyor bana. Serinin üçüncü kitapla birlikte açıldığı yazılıp çiziliyor, o yüzden en azından bu sayılara kadar devam…

New York’a ‘Hoşgeldin Frank’ Castle

Resim
İster salondaki kanepenin üzerinde olsun isterse yumuşak yatağımda sıcak yorganımın altında, akşam 10 sonrası yatarak bir çizgiroman okuyorsam yarım saat geçmeden uykuya dalma ihtimalim gayet yüksektir. Geçenlerde bir akşam, saat 11 sularında kanepeye uzandım ve çizgiromancı bir dostumdan yıllar sonra edindiğim Arkabahçe Punisher albümlerinden ilkini elime aldım. ‘Hoşgeldin Frank’in ikinci cildi bittiğinde saat ikiyi gösteriyor ve hikayenin etkisi beni uyumaktan alıkoyuyordu.. Düşünüyordum, neden bu güzelliği es geçmiştim acaba? Sanırım bunda bir miktar kapaktaki, Christian Bale’in saçlarını geriye taramış haline benzettiğim çizimin soğukluğunun payı vardı. Ama esas suçlu Steve Dillon idi.. Dillon'ın imzası haline gelen çizdiği kapaklı gözleri, çizgisini pek de sevmem. Kendisi, grafik olarak yıllar içerisinde ‘bana göre’ giderek basitleşmesiyle ve okuduğum ister Preacher olsun ister Punisher, birbirine benzeyen tiplemeleriyle beni sıkar. Ama Dillon’ın şansı şu ki 12 sayılık bu

Kahramanlar Kapışması: Tarkan

Resim
Kurallar basit; bir çizgiroman kahramanı seçiyoruz, resmini çiziyoruz. İsmini dile getirdiğiniz kişi bir hafta içinde aynı kahramanı çizmek zorunda. Çizemeyecek durumdaysa pas geçip meydan okumayı iki başka çizere yönlendirebilir. Bir ay dolunca yeni meydan okunan çizerin karakteri değiştirme şansı vardır. Bu ay Tarkan üzerinden kapışmakta çizerler. Ellerinize, kaleminize, fırçanıza kuvvet, hepsi güzel de bazıları bir başka etkiliyor... Halil Ural’dan... Mustafa Ahmet Kara’dan... Kapışmanın tüm görselleri aşağıdaki bağlantıda: Kahramanlar Kapışması, Tarkan...

İçinden Çizgiroman Geçen Roman: Marslı

Resim
Farklı farklı platformlarda kopyala-yapıştır cümlelerle ‘Marslı’nın Goodreads’in 2014 yılı bilimkurgu şampiyonu olarak gösterilmesi gözüme çarpıyordu. Goodreads bu, roman aleminin bir nevi imdb’si, haliyle kayıtsız kalamadım. Sonrasında kitabı eş zamanlı okuduğum bir çizgiromancı dostumla (ki kendisi tommikser olarak bilinir) aramızda geçen Altın Madalyon'daki tatlı atışmalı yazışmalardan keyifli bir inceleme ortaya çıktı diye düşünüyorum. Hem de iki taraflı; bir beğenenin bir de pek beğenmeyenin gözünden.. 23 Aralık – İlk sayfalar, ilk heyecan – pizagor : Dün başladım okumaya, keyifli gidiyor. Weir'in yazım dili akıcı, kesinlikle derin değil. Yazar bir yazılım mühendisi imiş ve bir mühendisten bekleneceği şekilde bir dolu kısaltma ve teknik bilgi var kitabında. Kısaltmalara kısa sürede alışılıyor. Karakteri de bir miktar matrak olarak çizmiş. 25 Aralık – Sayfalar ilerliyor, tanışıklık artıyor – pizagor : Hikaye hızla ilerliyor da kitabın aceleye geldiği içerdiği yazım yanl

Batman Noel

Resim
Ofisine girdim. Henüz gelmemişti. Sekreteri beni içeri aldı. İnsanın neden sekreteri erkek olur ki :) O ofis ortamı için çok sıradışı bir durum olarak masasının üzeri her zamanki gibi İngilizce ve Türçe çizgiromanlarla doluydu. Yığının en üzerinde ise birkaç Noel cildi. Satış noktalarına ulaşalı daha bir gün olmamış, görmemişim bile. Tutamadım kendimi, tekine uzanıp, incelemeye başladım. Önce titiz bir biriktirici olarak Hellboy Geceyarısı Sirki cildinin kapağındaki (teknik adı her neyse, ben ona selefon diyeceğim) selefon hatasını aradı gözlerim doğal olarak. Mükemmel, bu ciltte o sorundan eser yok. Sonra kapakta Lee Bermejo ismini gördüm, tanıdık gelmedi açıkçası. Ama panellerin ince işçiliğinin o üstünkörü incelemesinde dahi neden daha önce tanımadığıma hayıflandım. Çizimleriyle mıhlayan bir albüm kesinlikle. Peşisıra kaligrafiye daha doğrusu fontlara hayranlıkla bakmaya başladım. İnsan fonta bakar mı diyeceksiniz ama oluyor işte. Bir soru kafamı kurcalıyordu, Scrou