Yine Denis Medri... Bu sefer de Adalet Birliği’ni Vahşi Batı için yeniden yorumluyor... Bu adamın yaptığı çizimler, ortaya koyduğu fikirler harika... Keşke tek sayılık dahi olsa çizimler hikayelere dönüşebilse...
Manara, X-Women ile X bayanlarının en güzel hallerini okura sunmuştu... Şimdi de Marvel Now! ile taşların yerinden oynayacağı Marvel evreninde Uncanny Avengers’ın 2. sayı kapağında Manara imzası yeniden karşımıza çıkıyor... Manara'nın Scarlet Witch Yorumu
Sean Howe’un 9 Ekim’de çıkacak olan Marvel Comics : The Untold Story kitabından bomba gibi bir fotograf... Sene 1922... Stan Lee hayata gözlerini açıyor, anadan üryan... Sene 1983... Stan Lee yine anadan üryan kanepenin üzerine serilmiş, elinde bir Batman vs. Hulk fasikülü, malum yerleri kapatıyor... Ne diyelim, güvendiği birşeyler var ki o yaşta bu kadar cüretkar olabiliyor, helal olsun :) Stan Lee
Aşağıdaki kare Miss Marvel'ın 1977 tarihli orijinal 3. sayısından (Ali Recan'ın yayınlama tarihi ise 1988)... Jonah Jameson erkek şovenizminin doruklarında, ağzından yine bal damlıyor!!! Mutfağın yanına bir de yatağı ekleseymiş sevgili Jonah tam Türk tipi erkek olacakmış... Tüm sevimliliğiyle Jonah Jameson Kendime not : Bu karenin orijinaline bakılmalı, çeviriye Türk erkeğinin katkısı var mı yok mu tespit edilmeli... Çeviri birebirse o zaman durum vahim demektir! Kendime bir not daha : Jameson üzerine bir karakter tahlili hiç fena olmaz...
1566... Osmanlı İmparatorluğu... Kanuni Süleymaniye Cami’nden bozma olarak çizilmiş sarayının penceresinden avludaki kanlı savaşı izlemektedir... Ve korkmaktadır... Çünkü savaş kendi askerleri ve iblisler arasındadır... Kanuni veziri Merloch ile görüş alışverişinde bulunurken Merloch bir anda Merlin’e dönüşür ve geçmişine dair bir hikaye anlatmaya başlar. Asırlar önce Merlin Kral Arthur’un tahtını ele geçirmek isteyen cadıyı, Morgan Le Fay’i durdurmak için yarım kan kardeşi iblis Etrigan’ı cehennemden kurtarmış ve ondan yardım almıştır. O günden beri Etrigan sırf zevk için dönemin en güçlü imparatorluklarını yıkmakta, Merlin de Etrigan’ın peşinde ona engel olma çabası içerisindedir. Etrigan’ın şimdiki hedefi olan Osmanlı İmparatorluğu da düşmek üzeredir... Lakin Merlin’in bir planı vardır: Excalibur'un Anadolu versiyonunu yaratmak... Bu amaçla ikili saraydan uzaklaşıp küçük bir köye gelir. Kanuni’nin kılıcı yere saplanır, tam Merlin kılıcı güçle büyüleyip mühürlemek üzereyken Etr
Zagor’un müthiş destanı ‘Kabus’ bitmesine bitti ama bütün taşlar yerine oturdu mu, hayır! Böylesine karmaşık bir hikayeden, dikkatli bir okumaya rağmen benim için yanıtsız kalanları sıralayayım : Bu hikayenin zaman boyutuyla ilgili bir sıkıntı yok mudur? Zagor bu hikayeyi Hellingen’in yarattığı paralel bir gerçeklikte yaşamışsa da Naatani Dağı’ndaki son büyük savaş Zagor’un aşina olduğumuz evreninde gerçekleşir. Naatani Dağı da bataklıktaki kulübeye uzak olduğuna göre hikayenin buraya kadarki bölümü farklı gerçeklik ve zaman algısında geçse bile bundan sonrası gerçek zamanlı olmalıdır... Dolayısıyla Zagor’un dile gelen geyikle karşılaşmasıyla Kiki Manitu’nun yeşil çayırlarından geri dönmesine kadar geçen zaman farzedelim ki bir göz kırpması kadardı, en azından Naatani’den kulübeye kadar geçen sürede Zagor’un kayıp olması gerekir... Pekiyi bu durumda Çiko’nun bir anda ortadan kaybolan sevgili dostu Zagor’u merak etmesi, onun için endişelenmesi gerekmez mi? Belki de