Kayıtlar

Mayıs, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Leydi Hopdediks...

Resim
Usandım bu kahramanıyla – okuruyla – yazanıyla – çizeniyle erkek egemen çizgiroman aleminden... Bütün o abartılmış fiziksel ihtişamlarıyla erkek dürtülerini hedef alan kadın kokulu çizgiromanlar değil, kadınların esas kahraman olduğu hikayeler, seriler istiyorum... Misal Cennetteki Yabancılar... Misal Lilith... Misal Leydi Hopdediks ve Leydi Asteriks :) Bu halleriyle de gayet okunulası olabilirmiş o albümler... Asteriks ve Hopdediks kadın olsalar... Hopdedis ve Asteriks için farklı bir yorum... Sevimliler ama :) Gerçi ‘Cennetteki Yabancılar’da veya ‘Lilith’te yok mu erotik tatlar diyeceksiniz... Var ama hiç olmazsa bahsi geçen karakterlerin varlık nedenleri maskülen bir esas oğlanın erkek okurda eksik bıraktığı cinsel beğeni ve yakınlaşmayı doldurmak değil...

Tay Yayınları’ndan Mektup Var!

Resim
90’lı yılların başları... Televizyon sinemanın, kitapların, ev ziyaretlerinin, sohbetlerin ve maalesef çizgiromanın yerini çoktan almış... 100.000’lik satış rakamları yerini 10.000’lere bırakmış... Yayıncılarda suratlar asık, gözler umutsuz... Vazgeçme düşünceleri kökleniyor gri kıvrımlarda... Belki de dibi gördüklerini düşünüyorlar ama daha da kötü günleri olacak bu piyasanın... Gün gelecek o burun kıvrılan 10.000’lere özlem ve kıskançlıkla bakılacak, yılların Zagor’u için 1.000 rakamları telaffuz edilecek... İşte o vazgeçiş kararının ardından yayıncı 25 yıllık yayın hayatına son noktayı koyduğunu okurlarına bildirme gibi bir sorumluluk duyuyor olmalı ki aşağıdaki mektup ortaya çıkıyor... Çok zarif bir dille yazılmış bu mektup Tay Yayınları adına, çizgiroman çevirmeni deyince ilk akla gelen isim olan Sayın Ay Barka kaleme almış... Yıl 2012... Aradan geçen 17 senede yayıncı – okur ilişkileri hangi düzeye gerilemiş? Karşılıklı kulla

Bilmediğim Bir Asteriks Albümü : Asterix Verovert Rome...

Resim
‘Asterix Verovert Rome’ 2003 yılında Hollandalı bir arkadaşımın DenBosch’taki evinde vakit geçirirken, evdeki sınırlı çizgiroman koleksiyonunda karşıma çıkan, daha önce hiç görmediğim Asteriks albümlerinden ilki ve bana daha güzel geleni... Asteriks’in bilmediğim bir (hatta benim durumumda iki) albümü olabileceğini katiyen düşünmediğimden ne kadar şaşırdığımı tahmin edebilirsiniz... Flamanca olan kitabı görür görmez elimdeki imkanlarla (maalesef renksiz olmak zorunda kaldı) taramıştım. Bir yandan da Hollanda’da bulunduğum aylar boyunca ‘Belki de bu albüm burada karşıma çıkacak!’ umuduyla çeşitli şehirlerde rastladığım tüm sahaflara dalmıştım... Yıllar sonra bu albümle ilgili bir internet taraması yapınca ‘The Twelve Tasks of Asterix’ (Asterix’in Oniki Görevi) adlı çizgi filmin çizgiroman uyarlaması olduğu ve bu maceranın sınırlı sayıda ve sadece 6-7 ülkede basıldığı bilgisine ulaştım. Hatta kapaktaki ‘Gratis Bij Eppo’ ifadesi bu küçük boyutlu albümün Eppo tarafından ü

Yahu bir rahat vermediniz arkadaş!

Resim
Yavu bunların hiç mi çişi gelmez... diyerek başladığım yazıyı şu şekilde sonlandırmışım: Acaba çok mu gerekli Jerry Drake’i, Patrick Wilding’i, Ned Ellis’i ya da Peter Parker’ı, Clark Kent’i klozete oturmuş ıkınırken görmek? Kendimize daha mı yakın hissedeceğiz, daha mı normal göreceğiz kahramanlarımızı Çevremizdeki herkes bunu her gün defalarca yaparken içimizden ‘Acaba şimdi pisuvarda mı yoksa klozette mi yoksa kombine mi gidiyor’ diye mi düşünüyoruz... Ya da evimizde eşimiz - dostumuz tuvaletten çıkınca ‘Nasıldı, iyi miydi, yarım kilo mu, bir kilo mu???’ gibi tuhaf sorular mı soruyoruz... Bir de acaba gerçekten yer verilmiyor mu bu sahneler çizgiromanlarda! Mesela Zagor’un Çiko’ya kamp ateşini yakmasını, kendisinin besili bir tavşan yakalayıp getireceğini söylediği pek çok konuşma balonuna rastlarız... Peki emin miyiz Zagor’un doğrudan tavşanının peşine düştüğünden! Ya gözüne geniş yapraklı mentolsüz bir bitki kestirdiyse ve Ahhhyaaaaakkk diye uçara

Sarı Lacivert Çizgi Karakterler :)

Resim
On yıllardır üzerinde sarı lacivert bir kostüm gördüklerimiz... Ya da aldığı her yeni gömleğin sarı olması şeklinde bir takıntı geliştirenler... Böylesi ‘Bileğimi kesseniz sarı lacivert akar!’ şeklinde bir intiba bırakan çizgiroman karakterlerinin farkında mısınız? ‘Madem şampiyonluk gitti, bari Fenerli çizgi kahramanlarla avunalım bir miktar :)’ diyerek evvela popülerliği derece az sarı lacivert kahramanlarla girizgah yapalım... DC Comics’ten Booster Gold... Booster Gold Ve yine DC evreninden Blue Beetle... Blue Beetle Ve bir sarı – lacivert ‘team-up’... Meşhur X-Men’e ne dersiniz, Şükrü Saraçoğlu’na ilk 11 olarak çıkabilirler sanki... X-Men İlk Takım Cyclops... Gözlerinden çıkan ışınlar kırmızı olmasa daha bir güzel olacakmış :) Cyclops Jean Grey... Sarı lacivert bu kadar mı yakışır bir kadına! Jean Grey Storm... Sarı lacivert kostümü başarıyla taşıyor hanım kızımız. Tabii bu noktada taşıyanın da

Marvel’dan DC’ye Bir Selam Daha...

Resim
Fantastic Four #291, Fantastik Dörtlü’nün Nick Fury ile birlikte, istemdışı bir şekilde, fasikülün yayınlandığı 1986 ve 1936 arasında gidip geldiği bir hikaye... Yıl 1936 olunca John Byrne fırsatı kaçırmamış ve kapak tercihini Superman’in ilk göründüğü sayı olan Action Comics #1’den yana kullanarak ‘Büyük Mavi’ye selamlarını göndermiş... Fantastic Four #291 (1986) ve Action Comics #1 (1938)

Incubi...

Resim
10 - 11 yaşlarındaydım sanıyorum. Babamın serbest mali müşavirlik yaptığı bir ofisi vardı ve tüm ısrarlı ‘Gitmek istemiyorum, orada çok sıkılıyorum!’ direnmelerime rağmen bazı cumartesiler beni de peşinden sürüklerdi işyerine... Yapacak hiçbir şey bulamazdım orada, dakikalar geçmek bilmezdi, gün tükenirken ben de tükendiğimi hissederdim... O zamanlar da çizgiroman okumasına okuyorum ama Bilka’nın Örümcek Adam’ını, Süpermen’ini seviyorum ben. Her boyutundan Red Kit okuyorum, renkli renkli Asteriks’lerden keyif alıyorum. Çizgiromanlarımı aldığım Ethemefendi’deki gazete bayisinde ya da köşedeki bakkalda Zagor da takılıyor zaman zaman gözüme ama sayfalarını karıştırdığımda karanlık geliyor çizimleri, boğuyor beni. Aslında ağırlıklı comics okuru olan bana yakın olmalı: Amerikan tarzına uygun olacak şekilde bir kostümü var, göğsündeki amblemi bile unutulmamış. Hatta süper kahraman diye yazmışlar üzerine. Lakin bende albeni yaratmıyor bir türlü, sadece sayfalarına hızlısından göz atma

Örümcek Adam’dan Superman’e Saygı Duruşu...

Resim
The Amazing Spider-Man #306 (1988) ve Action Comics #1 (1938) Sene 1988... Süper kahraman mitini başlatan Superman’in ortaya çıkışının 50. yılı... ‘Superman olmasaydı Örümcek Adam da olmayacaktı!’ diyen Marvel yönetimi o tarihlerde en popüler ve çok satan çizgiromanlarından The Amazing Spider-Man’in Todd McFarlane imzalı 306.sayısının kapağında Superman’a saygılarını ve takdirlerini sunar... Tatlı rekabet ve fair-play dedikleri bu olsa gerek :)

Deli Saçmalarım...

Resim
'Pizagor Günlükleri' diye yola çıktım ama her gün yazamadım... Aslında amacım buydu... Okuduğum çizgiroman albümleriyle ilgili düşüncelerimi, yorumlarımı, özetlerini kağıda dökmek... Çizgiroman üzerine ahkam kesmek... Çizgiroman haberlerini paslaşmak... Ama her gün bunlardan birini yapmak... Lakin performansım çizgiroman yayıncılarımızdan farklı değil... Ben de sevgili yayıncılarımız gibi, belirli bir periyod gözetmeden, kafama göre, paşa gönlüm istediğinde satırlarımı çiziktiriyorum... Bir albüm yayınladıktan sonra sevgili yayıncılarımızdan nasıl aylarca çıt çıkmıyorsa ya da 'Yenisi yarın raflarda, olmadı öbür gün elinizde' diyerek 'herşeye rağmen kahramanına vefalı' okuru oyalıyorsa, ben de günlerce bazen haftalarca ortadan kayboluyorum... Ama dönüp dolaşıp yine buraya, deli saçmalarıma geliyorum...

Örümcek Adam ve Kapaklara Gönderme...

Resim
Örümcek Adam okurun karşısına ilk defa 1962 Ağustos tarihli Amazing Fantasy serisinin 15. sayısının kapağında çıkacak ve hızla bir fenomene dönüşecektir... Ve bu kapak ardıllarına referans olacaktır... Amazing Fantasy #15 Oldukça fiyakalı ve işlevsel ama simbiyot kostümün ilk göründüğü sayı : Amazing Spider-Man 252... Amazing Spider-Man #252 Yıllar sonra Amazing Spider-Man 573... Amazing Spider-Man #573 Amazing Spider-Girl sıfırıncı sayı... Bir baba anca bu kadar sömürülür: Kostüm, güçler, kapak 😉 Amazing Spider-Girl #0 Bizim geveze kiralık katili de unutmayalım... Deadpool #15 Ve tabi ki herşeyin başlangıcında varolan adam, Marvel mitolojisinin mimarı Stan The Man Lee... Stan The Man Lee

Temel Reis ve Kapaklara Gönderme...

Resim
IDW'den çıkacak olan Popeye'ın ilk sayısının kapağı...  Popeye #1 (2012)   ve   Action Comics #1 (1938)

Örümcek Adam Kapaklarında Kara Kedi...

Resim
‘Bilka Örümcek Adam’larını takip ettiğim yıllarda Kara Kedi’li maceralardan ayrı bir keyif alırdım... Galiba Kara Kedi’yi ilk tanıdığımız maceraydı, hırsızlık yapan Kedi’nin peşine düşen Örümcek hikayenin sonunda Kedi’yi yakaladığında ‘Bütün bunları Örümcek Adam’a duyduğu aşk yüzünden yaptığını’ söylüyordu o sevdalı güzel gözlerle pisicik... Kara Kedi’yle ilgili aklımda çok net kalan bir diğer sahne ise Örümcek Adam’ın maskesini sıyırıp gerçek yüzünü göstermesiyle maskenin altındaki yüzü - Peter Parker’ı - kabullenemeyen Kedi’nin maskeyi takması için yalvararak Örümcek Adam’dan uzaklaşmasıdır... Evet Kara Kedi Peter Parker’a değil Örümcek Adam’a aşıktır ama yine de o dönem Mary Jane ile Felicia Hardy (Kara Kedi) gibi iki fıstık arasında kalan Peter Parker’ın ne kadar şanslı olduğunu düşünenlerdendim ben de... Hatta ‘Bilka Örümcek Adam’larını özellikle bu pembe dizi için takip edenlerden bile olabilirim o zamanlar... Comics aleminin tartışmasız ve itirazsız en güzel, en