Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tokat!

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 12 İzlenimler - Notlar Fantastik Dörtlü’nün 10. sayısından fena rahatsız olduğum bir panel. Sorun sadece kadına atılan tokat değil, Reed’in tokadı atarken elini büyütmeyi yeğlemesinin yarattığı şiddet efektinden de nefret ettim..

Azıcık iffet!

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 11 İzlenimler - Notlar Fantastik Dörtlü yazarlarının deşmeyi çok sevdikleri bir mevzu şu Susan ve Namor arasındaki cinsel gerilim. Her ne kadar taraflar sürekli ‘biz dostuz’ kalkanının ardına sığınsalar da Namor’un Susan’a karşı gizlemeye pek de gerek görmediği zaafı hepinizin malumu. Susan tarafında da bu durumunun kesinlikle ve netlikle karşılıksız olduğunu söylemek mümkün değil. Her karşılaşmalarında, aralarında dostluk sınırlarında kabul edilemeyecek tensel bir temas, konuşmalarının satır aralarına gizlenmiş niyetler ve imalar söz konusu. Her görüştüklerinde, geçmişte duygu yoğun yaşananlara Namor’dan gelen hatırlatma ve bunun karşılığında da zayıf, titrek, azıcık zorlansa duvarların yerle yeksan olacağı hissiyatı yaratan Susan'ın itiraz sahnelerini içeren paneller çıkıyor okurun karşısına.. Bilka Yayınları Örümcek Adam Sayı 10 Gerçi bu hususta Reed’in suçu yok da diyemem. Geçiyorum sergilediği işten başını kaldıramayan, ailesini ge

Prens Born :D

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 10 Tuhaf Çeviriler 'İyi ki bu haliyle bugün yayınlanmıyor!' dememe sebep olan panellerden biri.. Fantastik Dörtlü serisinin 9. sayısında (orijinal 219. fasikül) geçen hikayede Barracuda, Denizaltı Prensi Namor'un denizin tuhaf yaratıklarına hükmetmek için kullandığı boynuzu ele geçirmek amacıyla Atlantis'e saldırır. Şiddetli saldırı esnasında devrilen sütunun altında kalmış olmasına rağmen Namor, yardıma koşan tebasına, kendisine yakışan o yoğun narsizmiyle, asaletini öne çıkaran bir söylev çekmeyi ihmal etmez. Ancak konuşma balonunda affedilmez bir saçmalık söz konusudur. Orijinal metinde muhtemelen '.. Prens olarak doğmuş olan ben .. ' manasında kullanılan '.. Prince born ..' çevirmenin penceresinden bir özel isme dönüşerek 'Prens Born' olur! Yine yazacağım: Yok mudur bu yayınların bir editörü, bir son okumadan geçmez mi bu balonlar? Küçülen boyuta sığdırmak için kırpılan cümleleri, bu ne

Ayıp Ulan!

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 9 Tuhaf Çeviriler – Küfürlü Paneller Alfa Yayınları etiketli Fantastik Dörtlü serisinin altıncı sayısında yine seviyenin düştüğü anlar.. Küfürle birlikte çizgiromanda seviye mi düşüyor yoksa gerçek hayata mı yakınsıyor? Sanat idealin - ütopiğin hayalini mi kurmalı yoksa hayatı olanca kusurlu gerçekliğiyle yansıtmayı mı tercih etmeli? Bunlar da ayrı bir tartışma konusu aslında.. Öyleyse tartışma sonuçlanana kadar diyelim ki.. Haydi Nova, göster şu pavyon fedaisi kılıklıya anasının örekesini :)

Konuk Oyuncu..

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 8 Tuhaf Çeviriler Fantastik Dörtlü’nün altıncı sayısına Peter Parker da konuk olur, ancak affedilmez bir çeviri hatasıyla! Yılların ‘Örümcek hissi’ kimbilir kimin maharetiyle, vızıldayan ‘Örümcek zekası’na dönüşür. Bir huysuz ihtiyar da yadırgar illaki bunu.. Sene 1988. Dönemin çizgiroman okuruna ulaşan 'super hero' ekolü yayınları bir elin parmaklarını geçmez. Bu yayın kıtlığında da, hadi çevirmeni geçeyim belki sadece işini yapan ve çizgiromanla alakası dahi olmayan biridir, varsa bir son okumacının ya da bir editörün Uyku Perisi  ya da Örümcek Zekası gibi hataları es geçmesi kabul edilemez.. Çizgiroman ciddi iştir dostlar, ihmale gelmez!

Kehanet!

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 7 İzlenimler - Notlar Geldik Fantastik Dörtlü serisinin altıncı sayısına.. Bu sayı 'maalesef yine' postada geciken orijinal bir fasikülün (#203) araya girmesiyle başlar. Beşinci sayının sonunda Fantastik Dörtlü'nün üç üyesini uzayın uzak bir noktasında, Xandar sakinlerinin yanında, Skrulllar ile mücadele ederken bırakırız. Oysa New York sokaklarına hızlı bir dönüş yaptığımız söz konusu gecikmeli yayınlanan fasikülde ise hayal ettiklerini gerçeğe dönüştürebilen mutant bir çocuğun yarattığı kötücül ayrı bir Fantastik Dörtlü ekibinin bizimkilere kök söktürdüğünü görürüz.. Fantastik Dörtlü standartlarına ve hatta zamanın hikaye kurgusuna göre vasatın birkaç tık altı olan bu öyküde Thing'in 'belki de hiç ölmeyeceğini' ağzından kaçırdığı bir panel dikkatimi çekiyor: Orijinal fasikülün 1978 senesinde (bizdeki yayın yılı ise 1988) yayınlandığını düşünürsek, Jonathan Hickman'ın otuz küsür yıl sonra okurla buluşturacağı

Fantastik Maço...

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 6 İzlenimler - Notlar Maçodur o, maço! Panel, Fantastik Dörtlü serisinin 5. sayısından (orijinal 201. fasikül) alınmıştır..

Kilercibaşı Jarvis..

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 5 Tuhaf Çeviriler Fantastik Dörtlü’nün dördüncü sayısında, kuvvetle muhtemel postada geciken orijinaller sebebiyle (şu ifade ne kadar da tanıdık değil mi! Aradan geçen 30 seneye ve bir enformasyon çağına rağmen hala aynı sorunlar devam ediyor) bir atlama yaşanır. Seri, arada yaklaşık seksen fasiküllük bir boşluk bırakarak 1985 senesinin 19. annual sayısından devam eder. Bu esnada Baxter binası harap olmuş, Fantastik Dörtlü geçici bir süreliğine İntikamcılar’ın malikanesinde yaşamaya başlamıştır.. New York için artık sıradanlaşan bir dünyadışı canlı karşılaşmasında polisin aklına Fantastik Dörtlü’ye haber vermek gelince hemen İntikamcılar’ın malikanesi aranır. Telefona sürekli farklılaşan Avengers grubunun değişmeyen destek üyesi Jarvis yanıt verir.. Kahya de, yardımcı de, hadi hiç olmadı temizlikçi ya da ne bileyim gündelikçi de.. ‘Kilercibaşı’ nedir yahu!!! TDK’da karşılığı dahi yok..

Doom iti!

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 4 Tuhaf Çeviriler – Küfürlü Paneller 'İt' Fantastik Dörtlü'nün sayfalarında Doom'a en sık yakıştırılan küfür. Serinin ikinci sayısının içerisinde yer alan orijinal 194. fasikülde, malum halinin sebebine duyduğu nefret ve kinle Darkoth perdeyi açmakta. Darkoth'un hikayesi aslında oldukça hüzünlü. Doğru bildiği yolda ilerlerken tamamen yanlış anlaşılmış, şans yoksunu bir insan. Ben Grimm'in ordunun ikinci en iyi test pilotu olarak nitelendirdiği yakın arkadaşı Desmond Pitt, Nasa'da görev yaptığı sırada bu organizasyonun içerisine Latveria ajanlarının sızmış olduğunu farkeder ve durumdan vazife çıkararak bunları kendi kısıtlı imkanlarıyla deşifre etmeye karar verir. Niyetini ne üstleriyle ne de ailesiyle paylaşır. Bu ajanlarla ilişkilerini ilerletirken yolu Doom ile dahi kesişir. Ancak bu esnada eşini kaybetmesiyle birlikte yaşadığı sarsıntı dikkatsizleşmesine yol açar ve sonrasında devlet tarafından ikili oy

Öküz Herif!

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kı sım 3 Tuhaf Çeviriler – Küfürlü Paneller Ekibin dörtte üçü Latveria'da tutsak haldedir. Lakin sürpriz bir şekilde Doom tahtı bırakmayı planlamakta, bir yandan da büyük bir kumpasın parçası olacak olan heykelini yaptırmaktadır. Sanatçı ise yine tanıdık birisi, o sıralar Ben Grimm'in yavuklusu olan Alicia Masters'tır. Alicia, 'sözde' o mahvolmuş yüzün ardındaki yüce ruhu bu heykele yansıtabilecek kişidir. En azından Doom'un iddiası bu şekildedir.. Doom'a bu 'Badi Ekrem'vari küfrü ettiren de  Ben'in   Alicia'nın durumuna dair ısrarlı soruları olur.. Panel, Alfa'nın Fantastik Dörtlü serisinin üçüncü sayısından (orijinal 198. fasikül) alınmıştır. 

Uyku Perisi

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 2 Tuhaf Çeviriler İskandinav folklorunun bir parçasıdır Sandman. Kuzey Avrupa söylencesine göre Sandman'in, uyurlarken insanların gözlerine serptiği kum onları kabuslardan uzak tutar. Hatta sabahları gözlerimizdeki çapak Sandman'in o geceki yoğun çalışmasının kalıntılarıdır.. Peki bunun konumuzla ne alakası var, değil mi! Şöyle ki, o güne değin Örümcek Adam albümlerinde defalarca karşılaştığımız, çubuklu formalı Sandman, bu kez de Fantastik Dörtlü'nün henüz ilk sayfalarında karşımıza çıkar. Fakat affedilmez bir hata barındırmaktadır o panel: Yılların 'Kum Adam'ı olmuştur 'Uyku Perisi'..

Evet Ulan!

Resim
Fantastik Dörtlü – Alfa Yayınları Kısım 1 Tuhaf Çeviriler – Küfürlü Paneller Yıl 1988. Alfa Yayınları, Fantastik Dörtlü’nün birinci sayısını okurla buluşturuyor. Heyecanlıyım, Bilka Örümcek Adamlarından tanıdığım - yıllardır hayalini kurduğum bir seriyi daha okuyabileceğim. Ufaltılmış boyutlar, renksiz hatta yer yer silik baskı umurumda değil. Çevirinin özgün panellerden sapmalarından, çevirmenin hikayeye katkılarından bihaberim. Hele hele, aradan geçen otuz yıl sonrasında şimdi okurken yadırgadığım, balonlarda tercih edilen tuhaf kelimelerin - sözcük gruplarının farkında bile değilim. Tatmin çocuk halimizle ne kadar kolaymış. Hakeza karşılığında duyulan minnet de.. İstedim ki okurken hala keyif veren bu sayfalarda aralara sıkıştırılmış bu hafif küfürlerin, tuhaf panellerin izini süreyim, yadırgadıklarımı kayıtlara geçireyim.. Fantastik Dörtlü'nün Türkiye macerası orijinal 190. sayıyla başlar. Reed Richards'ın güçlerini kaybetmesi sonrası dostlarımız yepisyeni bir ayrılığın

İçinden Çizgiroman Geçen Roman: Yarasa

Resim
Yarasa, 1997 yılında Jo Nesbo’nun Harry Hole karakterini Norveç okuruna tanıttığı kitap. Bense kendisini 2015’te, serinin Nemesis romanıyla, zincir kitabevlerinden tekinin bu kitabı promosyona sokup yok pahasına sattığı zamanlarda meraktan alıp tanımıştım. Nemesis ardarda yaşattığı ters köşelerle gerçekten keyifli bir okuma deneyimi sağlamıştı. Kaldı ki Nemesis’te alakasız iki cinayetin yolları çözümlemede çakışırken, çözümlemeye çıkan ayrıntıların çetrefilliliğinden tatmin olmamak zordu. ‘Yarasa’ deneyimimin ardından da diyebilirim ki Nesbo’nun tarzı bu: okuru yanlış yolda yemle, sona mutlaka bir sürpriz sakla. Okurun olaya teşhisini koyabilmesi için sunduğu çok da tüyosu yok, çözüm öyle göstere göstere gelmiyor kesinlikle. Herşeyi Hole’ye saklıyor, gözümüzde yüceltiyor. Buradan hareketle düşündüğüm, bir yazar için keskin zekasına hayran kalınacak bir karakter yaratmanın çok da zor olmadığı. 400 sayfalık bir anlatıda geçen binlerce tümceden, okurken illaki üstünkörü geçilecek, öne

Cenaze Evi, Şenlik Evi

Resim
Her çocuk gibi gerçek ve gerçeküstü dehşetlerim vardı. Gerçek kaynaklılardan teki bir kediyle ilgili. Büyük anneanne dediğimiz anneannemin annesinin kedisi doğurduğunda, değil yedi - sekiz yaşlarında bir çocuğun, yüreği en kabuk bağlayanların bile cazibesine kapılacağı o tüylü minnoşların ‘ürkek’ oyun arkadaşlığını yapıyordum. Ürkektim çünkü fena evhamlıydım: Ya o tekir kedicik dişlerini parmağıma geçirirse! Ya o küçük sarman bacağımı tırmalarsa! Ama yine de, elimde bir yün yumağı, kendimi o minnoşlarla oynamaktan alamıyordum. Lakin sonunda kaçınılmaz gerçekleşti, o küçük patilerden birinin yeni çıkmış tırnakları derimi sıyırdı. Hafif bir kanlı çizgi de söz konusu. Eyvah! - Anneanne, kedi elimi tırmaladı! - Tamam, biraz kolonya sürelim. - Ama anneanne, ya kedi kuduzsa? Kolonya ne işe yarayacak ki! - Minnacık kedi nasıl kuduz olsun çocuğum. - Ama aşısı yok! - Bir şey olmaz, merak etme... İşte itiraz kabul edilmeyen noktaya varmıştık bile. O zaman da karamsardım. Kötü senaryo