Kayıtlar

Temmuz, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

'Sins Remembered' ya da Straczynski’ye Güzelleme

Resim
Üzerimde son okuduğum Spectacular Spider-Man albümünün baskısı, uzunca bir süredir oturuyorum rahat koltuğumda. Boş gözlerle çizgiroman kütüphaneme bakarken, gelecek bir ilhamla kelimelerimi sıralamayı bekliyorum. Böyle böyle on dakika daha geçiyor, durum umutsuz. Tek bir satır dahi yok ortada. Vazgeçmek üzereyim... ‘Bu hikaye de bana hiç yazma şevki vermedi...’ diyorum yanımda bilgisayarını açmış çalışan eşime. Esasında sohbet başlatma amacı da taşımıyorum, yanıt beklemiyorum, sadece o anki iç sesimin dışa yansıması, düşüncelerimin dudaklarımın arasından kaçması bu. Dinlemediğini düşünüyorken ‘Hikaye ne hakkında?’ diye soruyor birden. Eşim, sayemde Peter Parker’ın alter egosunun Örümcek Adam olduğunu bilecek kadar çizgiroman kültürüne haiz olduğundan diyebiliyorum ki; ‘Peter Parker’ın büyük aşkı rahmetli Gwen Stacy’nin Norman Osborn’dan olma ikizlerinin, ki Osborn Peter’ın en büyük düşmanı olur, hikayesinin ikinci bölü-‘ ‘Sen neler okuyorsun böyle yahu!!!’ diye

ZigZagor

Resim
Zagor gibi sağlam bir malzemeden çok daha eğlenceli bir parodinin ortaya çıkmasıydı herhalde beklentim.. Ne bileyim, mesela bilim akademisinden kendisine takan müzik öğretmeni yüzünden bir türlü mezun olamayan bir Hellingen, uzaktan kumandaya garip tepkiler veren içli - duygusal bir Titan, Red Kit albümlerinin o alışageldiğimiz kale komutanları kıvamında sakar – şapşal ama disiplin delisi bir Albay Perry, piknik için yola çıktıkları bilmemne gezegenini ıskalayıp dünyaya inmek zorunda kalan bir boş – beleş Akronlu mangalcı topluluğu şeklinde hemen ilk anda saçmalayabildiğim kadarıyla, aslında tanıdık olan ama bildiğimiz gibi olmaktan fersah fersah uzaktaki bir kurguda sunulan, parça parça komiklik yapmanın ötesinde bütününün eğlenceli geldiği bir hikaye arıyordum belki de.. Lakin yazarın ‘sıklıkla tercih ettiği haliyle’ kelime oyunları kullanılarak yaptığı espriler bayıldığım bir tarz değil. Hele ki her sayfanın bant karikatür mantığıyla illaki bir gülmece unsuruyla, bir espriyl

Skottie'den Daredevil..

Resim
- Blogda yer vermeye ara vermiş olsam da - Skottie Young, Marvel karakterlerini kendine özgü yorumlamaya devam ediyor.. Çizim - kompozisyon - sadelik ve renk tercihleriyle enfes olmuş bu kapağı paylaşamadan duramadım..

Kara Veda...

Resim
Oysa bir ‘kara film’ edasıyla başlamıştı sayfalar. Belli ki beşeri ilişkileri sorunlu, sert mizaçlı, geçmişi muamma bir detektif, ikiz kızkardeşinin arayışında stereotip bir ‘femme fatale’ müşteri, bu tehlikeli hatunun aktardığı karanlık kişiler - tehlikeli ilişkiler yumağı ve iç buran, siyahı bol bir ambiyans.. Kara film formülasyonunun olmazsa olmazları tereddütsüz biraradaydı. Gözlerim karizmatik mafya babasını arıyordu. Buldu da.. Lakin beklediğim, bu okülte bulanmış, insanlığın devamı için endişe ve mücadele eden mafya tipolojisi değildi.. Duyarlı mafya tiplemesi garip geldi mi bana? Hikayedeki bunca sıradışılık arasında asla!  Pekiyi şaşırdım mı? Mafya özelinde hayır. Ama sayfaların bütününe bakarak kesinlikle! Hikaye zaten beklediğim gibi ilerlememişti, tersyüz edilmişti. Anlatı o sekansın öncesinde çoktan ve süratle kulvar değiştirmiş, ‘Lovecraft’vari bir fantastiğe bürünmüştü. Adeta ‘Kadim Eskiler’ mitosunun Cthulhu’sunun telif sorunları nedeniyle kullanılamadığı b

Dahili muhasebe..

Resim
Bazen diyorum ki hayal dünyam eskisi gibi güçlü değil, gerçekliğe kaptırmışım kendimi. O yüzden olmuyor, bu sebeple o eski keyfi süremiyorum çizgiromanlarımın panellerinde.. Eskiden çizgiromanları yaşayarak okurken bunu artık yapamıyorum. Bir kere, aile – iş – güç – bünyevi gereksinimler derken kendime ayırdığım çok çok sınırlı bir sürem var. Bu zaman diliminde de bir yandan çizgiroman okurken bir yandan da göz ucuyla başka birşeyle ilgilen, hanımla iki çift laf etmeye çalış, hemen karşımdaki rafta bekleyen romanı düşünüp ayrı bir kararsızlığa sürüklen, acaba şu sayfaları çevireceğime dizi mi seyretseydim hissiyatına kapıl, pekiyi ya dostlar - arkadaşlar, onları ihmal etmeseydim derken olmuyor bir türlü.. Sebep hayal gücü noksanlığından ibaret değil yalnızca. Ne çok cazibe merkezi, ne kadar sınırlı zaman var. Bunun ayırdında o anda ne yapıyorsan yap, ondan duyulan tatminsizlik var. Hep bir eksiklik, bir mahrum kalma hissi.. Bu yetişme telaşesi içinde denk geldiğim tatları

Frankofonca Sıfırlama...

Resim
Rebirth sayılarıyla yeniden başlatılan DC evreni taze taze gündemimizdeyken hatırlatayım... 'Amerikan usülünü defalarca deneyimledik de Frankofonlarda da yapılıyor mu böyle keskin dönüşler, geçmişi yok saymalar?' diye soranlar ya da 'Frankofon usülü sıfırlama ve seriyi yeniden başlatma nasıl oluyor acaba?' diye merak edenler, Desen Yayınları etiketli birkaç sene öncesinin ‘Z'nin Kaynaklarına Yolculuk’ isimli Spirou ve Fantasio albümüne bir göz atsın derim... Sevimli, sıcacık çizgisi gibi kesinlikle apayrı bir hikaye estetiği de var bu Fransız ekolünün...