Blacksad...
Bazı çizgiromanlar vardır okurun dimağından su gibi akar gider iz bırakmadan... Okurken alınan o keyfe rağmen hızlıca ayrıntılar, yavaş yavaş da ana öykü kurgusu akıldan uçar gider. En son kendinizi o kitabın kapağına bakar halde ‘Ben bu çizgiromanı okudum mu okumadım mı!!!’ tereddüdüyle başbaşa bulursunuz... Bazı çizgiromanlar vardır mıhlanır kalır o gri kıvrımların labirentinde, çıkamaz dışarı... Bırakın öykünün ana hatlarını unutamamayı, haftalar - aylar sonra ‘Ne lezzetli bir albümdü...’ diye düşünürken hikayeyle ilgili aklınıza gelen o ufacık ayrıntılara şaşırıp kalırsınız... Blacksad’i işte bu çıpayı atanların arasına koyuyorum ben... Blacksad ile tanışmam 2008 Şubat’ında okurlarına yeniden merhaba diyen ve maalesef kısa süre önce sona eren bir efsaneyle, Doğan Kardeş’le birlikte oldu. Yeri gelmişken Yapı Kredi Yayınları’na ve editöründen çevirmenine bu dergide emeği geçen herkese, gerek albüm seçimleriyle, gerek kaliteli baskısıyla, gerekse özenli çevirileriyl