Conan'ın Felsefesi



Conan’a yeniden hayran kalmama neden olan pasaj...


‘Peki ya senin tanrıların? Onlara seslendiğini hiç duymadım.’

‘Onların en büyüğü Crom’dur. Büyük bir dağda yaşar. Ama ona seslenmek neye yarar ki? Crom insanlarla pek ilgilenmez. Dikkatini çekmemek en iyisidir. Yoksa başına bela açar! Soğuk, sevgisiz bir tanrıdır. Ama insana doğuştan mücadele ve öldürme gücü verir. Zaten bir tanrıdan başka ne istenir ki?’

‘Peki ya ölüm nehrinin ardındaki dünyalar?’ diye ısrar etti Belit.

‘Halkımın kültüründe ne bu hayatta, ne de sonrasında umut yoktur,’ diye yanıt verdi Conan. ‘İnsanlar bu dünyada boşu boşuna çabalayıp acı çeker. Sadece savaş çılgınlığına kapılmaktan zevk alırlar. Ölünce ruhları soğuk rüzgarların estiği bulutlu, sisli, ışıksız bir diyara gider. Orada sonsuza dek keder içinde gezinirler.’

Belit ürperdi. ‘Hayat zor da olsa böyle bir kaderden iyidir. Sen neye inanırsın Conan?’

Conan omuz silkti. ‘Bir sürü tanrı tanıdım. Tanrıların varlığını inkar edenler, onlara fazla güvenenler kadar kördür. Ölümden sonrasını düşünmüyorum. Nemedialı inkarcıların söylediği gibi hiçlik. Ya da Crom’un buzlu ve bulutlu dünyası olabilir. Veya Nordheimlilerin söylediği gibi, Valhalla’nın karlı ovaları ve kubbeli salonları olabilir. Bilmiyorum. Umurumda da değil. Hayatı dolu dolu yaşamak, kırmızı et yemek ve buruk şarap içmek, kadınlarla sevişmek ve çılgınca dövüşmek bana yeter. Neyin gerçek, neyin yanılsama olduğunu öğretmenler, rahipler ve filozoflar düşünsün. Tek bildiğim şu: Hayat bir yanılsamaysa, ben de bir yanılsamayım demektir. Bu durumda yanılsama benim gerçeğimdir. Canlıyım, hayat doluyum, seviyorum, öldürüyorum ve mutluyum.’



İthaki’den çıkan 'Conan Yıllıkları 1: Fil Kulesi' kitabını her Conanperver mutlaka okumalı...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman