İçinden Çizgiroman Geçen Roman: Tesla Maskelerle Çevrili Bir Hayat
Tesla ve çizgiromanı birarada düşünmek ne kadar da zor geliyor insana. Lakin...
Adı çizgiroman tarihiyle bir anılan Winsor McCay’in ‘Little Nemo in Slumberland’i Vladimir Pistalo’nun çok satan 'Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat' kitabında çıkıyor karşımıza, hem de ana karakterin o anda yaşadıklarıyla sıkıca özdeşleşerek...
...
Sırası gelen pencere geçip gidince Tesla’nın canı sıkılmaya başlıyordu.
Sırası gelen pencere geçip gidince Tesla’nın canı sıkılmaya başlıyordu.
Bir gazete açtı sonra.
New York Sun gazetesi.
Uykuya dalmış New York’un iki kat üzerinde seyahat ederken, Küçük Nemo Hayaller Diyarında’yı okuyordu.
O büyülü çizgi romanda, her bölümün başında, Küçük Nemo kendisini Kral Morfeus’un krallığında buluyordu.
Tanıdıktı bu, çok tanıdıktı.
Bir zamanlar, Nikola küçük bir oğlan çocuğuyken birdenbire yatağında o ışığa yakalanmıştı. Daha sonra dünyanın kalbindeki altın sarısı ışıktan imgeler uçuşmaya başladı. Yıldız patlamaları arasında uçuyor, derinlerde balıklarla yüzüyordu. Gün solundaydı, gece sağında. Ülkeler, şehirler gördü. Şehir meydanlarını, başka başka dillerde konuşan insanları gördü. Varanasi’nin kutsal maymunlarını gördü. Semerkand’dan Japonya’ya uçtu. Göğsündeki o noktayla uçuşuna yön vererek dünya üzerinde geziniyordu. Lika’daki odasına, yatağına dönmek istiyordu fakat yatağı kilometrelerce uzağında kalmıştı. Ruh uçuşa geçti mi ama bir daha dönüşü yoktu.
Uzaklara sürüklendi, sürüklendi, sürüklendi...
Aynı şey Wardenclyffe’e gece treninde bir kez daha tecrübe etti. Nikola Tesla, Küçük Nemo ve Hayaller Diyarı prensesi, İmparator Jack Frost’un buzdan sarayındalardı. Saatler, gölgeler, her şey donmuş vaziyetteydi. Paten kayan soytarılarla dolu sonsuz parlaklıktaki zeminden geçtiler. İmparator Frost keskn buz sarkıtlarından yapılmış halesiyle tepelerindeydi. J.P.Morgan’ı andırıyordu. Donmuş saatine baktı Bay Donuk Surat. Zaman donmuştu. ‘İmparator Jack Frost’ diyerek selamladı misafirlerini. Soğuk mizaçlı bir beyefendi. Tokalaşmaya kalkmayın sakın. Elinizi sıkmayagörsün. Berbat.
‘Hayaller Diyarı’nın en güzel yeridir burası,’ dedi Vezir Buzsarkıtı.
Palmiye ağaçları buzul patlamalarını andırıyordu.
Mobilyalar buzdandı. Odalar buzdandı. Avizeler buzdandı.
Yumuşak, çok tınılı çınlamalarla dört bir yanı parıldıyordu Buzdan Saray’ın.
Vezir Buzsarkıtı uyardı: ‘Buz ateşi çeker, saray da neredeyse baştan aşağı yanmış durumda, o yüzden sigara içmek yasak.’
Bak bak bitmeyen bir salon, içinde binlerce kardan adam kartopu atarak birbirlerini yaralıyor.
Sürüklenmişler, sürüklenmişler, sürüklenmişler...
Tren durdu.
Küçük Nemo’nun uçuşları daima yatağının yanı başında, karman çorman olmuş çarşaflarla birlikte yere düşmesiyle biterdi.
Gazeteyi bir kenara attı.
Trenden arabaya geçti.
Wardenclyffe’e vardı.
Buzdan sarayında, pasa kurban verdiği çelik tacının altında kendine geldi.
Orada, o yakıcı buzun altında güvende hissediyordu.
...
...
Yorumlar
Yorum Gönder