Katliam Saati

Çok uzun zamandır Tex’ten keyif alamayan biri olarak hayal meyal hatırladığım bir hikayeyi yeniden okudum geçenlerde; 2014 tarihli bir Çizgi Düşler yayını olan bir numaralı Maxi Tex albümü ‘Katliam Saati’ni...

Jose Ortiz'in üçyüz küsür sayfa süren nefis kareleri eşliğinde, hikayenin adına yakışır şekilde sayamadığım kadar çok ölümün yaşandığı, vahşi batıyla ilgili aklımıza gelebilecek her türlü uğursuz, tekinsiz ve tehlikeli mekanda geçen, yine suçluların ve komplocuların her çeşidini barındıran dinamit gibi bir serüvendi. Hani bunca farklı mekanı, bunca suç ve suçlu tipiyle birleştirmeyi becerebilmek hakikaten maharet isteyen bir iş. Hakkını teslim edelim, yazar Segura çok iyi kotarmış...
San Carlos rezervasyonundaki kızılderili ajanını öldürmeye çalışmış bir Apaçi, kumar masası katliamcısı tehlikeli bir kumarbaz, eskinin madencisi bugünün gözünü budaktan sakınmayan dolandırıcısı, zimmetine para geçiren sünepe kılıklı bir banka müdürü ve banka soyguncusu bir çete reisinden oluşan mezar kaçkını bu beşliyi yargılanmak üzere Phoenix’e nakletmekle görevlendirilen Tex kanlı bir pusuya düşer. Diğer tüm korumaların katledildiği bu olayın sonrasında Tex pusucuları takip etmeye başlar. İzler onu bir yol ayrımına götürür; dört suçlu dört ayrı yöne atlarını sürmüş, beşinci de pusucularla kalmıştır. Kendisinden beklenildiği üzere Tex artık bu beş suçlunun peşine düşecek ve adaleti sağlayacaktır...

Hikayeye çok uyumlu kasvetli, yağmurlu - fırtınalı paneller enfes. Tex’in suçluların peşinde kendini kah bir altına hücum kasabasında çamurlar içerisinde, kah güney stili son derece şaşalı bir malikanede bulması - bu zikzaklar şaşkınlık verici. Ve o ayrıntıya inmediğimiz takdirde çok güzel bir öykü...
Gelelim şu ayrıntıya...

Antonio Segura hikayesinde önüne geleni katlettirirken bir Apaçi ailesini de es geçmiyor. İşte bu ayrıntı boğazda bir yumru olarak mıhlanıp kalıyor. Neden? Gerekli miydi bu? Ne günahı vardı o masumların? Banka müdürünün güzel, beyaz ve dul eşi Rebecca Alameda üst zümre yaşantısını sürdürebilmek adına, bile bile bazı şeylere göz yumup, kan dolu bu hikayenin sonunda hayatta kalırken ve ceza almaksızın yoluna devam ederken, derdi sadece atları olan, vahşice katledilen o ufak sürü için beyazlara baş kaldırma cüretini gösteren iki zavallı apaçinin yok yere, sadece Tex'in ‘Kanun sizin yanınızda olacaktır, gidin teslim olun’ öğüdüne uydukları için hayatlarını kaybetmesini, bu adaletsizliği kabullenmiyorum. Reddediyorum...

Ama malum, Bonelli'nin bu eski alışkanlığı, Tex olsun Zagor olsun, kızılderililerin yanında görünürken çıkarların çatıştığı durumlarında esasen beyaz adamın tarafında duran tipler. Bu yaklaşımın en güzel örneklerinden biri de Tex'in meşhur Kızılderili İntikamı hikayesi. Görüyorum ki yıllar geçse de bazı huylar değişmiyor. Bonelli'nin adalet terazisindeki ayarsızlık maalesef bir türlü giderilemiyor...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman