Kaybolan O Günler...
Lakin 'büyük lokma – büyük söz' tezatını gerçeklemek için ezber bozan bir durum da oluyor illaki. Bir kitap okuyorum ve sonrasında cümleler istemsizce dökülmeye başlıyor. Kitabın adı ‘Kaybolan O Günler’. Kapak iddiasız, çizimler de hakeza. Ama anlattığı hikaye muazzam. Sıradan kapak ve albenisiz çizgisi, kozmetik nedenler arayan acımasız 'satın almadan eleme' süzgecime takılmış ki raflara çıkışından iki sene sonrası, tavsiyeler üzerine alınmış bu kitap, bekletilmeden akşamına soluksuz okunmuş ve de sonrasında duygusal olarak dağılınmış...
Ama lanet olası mühendis tarafım; duygu yoğunluğumu bozan, verilenle yetinmeyip hayattan zevk almamı engelleyen, gerçek bu mu – tüm doğrular sana sunuluyor mu emin misin diye beynimi tırmalayan kısmi benliğim. Bırak sorgulama işte, bak önüne; harika bir hikaye okudun, aşk – dostluk – aile, bunların varlığı ve istemdışı kayboluşu, ellerinden kayışı üzerine. Tüm bu kutsalları artan bir ivmeyle ve çaresizce yokolup giderken Lubin için gözlerin buğulandı. Kitabın son sayfalarını okurken o son gözlerinin aralayışıyla birlikte umduğun o finalin gerçekleştiğini, aşkın – dostluğun – ailenin kazandığını görmen gözlerindeki buğu yoğunluğunu arttırdı. Ve bir sayfa daha çevirdin ve o son sayfada kahroldun, dağıldın gittin. Bir sayfalık mutluluğunu elinden aldığı için diğer Lubin'i hedef tahtasına oturttun, boynuna ilmiği geçirdin. Çaldığı koskoca bir hayat, ondan geriye bıraktığı birkaç sayılı gün için söylendin, acımasızlığına acımadan giriştin diğer Lubin’in...
Kitabın kapağını kapattıktan sonraki ilk onbeş dakikanın hissiyatı yukarıdaki satırlar. Bundan sonraysa içimdeki sorgulayıcı mühendis devreye giriyor ve şunu soruyor: Bu hikayenin diğer Lubin tarafı eksik değil mi, onun hayatı nasıldı, o neler hissediyordu, onun bağlılıkları, yitirmekten korktukları yok muydu, bunlar için mücadele etmesi mi gerekirdi yoksa ısrarcı olmayıp bırakmalı mıydı? Hikayedeki kötü adam, büyük şeytan kimdi ya da gerçekten kötü bir insan var mıydı yoksa sadece hayatta kalma mücadelesinin kaybedenine mi bile bile odaklandırılıyorduk?
Timothe Le Boucher güzel hikaye anlatmasını, okurunu duygusal bir uçuruma savurup kayalara çarpa çarpa bir serbest düşüş yaşatmasını ve bu esnada canını yakmasını bilen bir sanatçı. Kaybolan O Günler de türün mutlaka yudumlanması gerekenlerinden...
Yorumlar
Yorum Gönder