Döşekteki Kılıç...


Baybora, kökeni taa Oğuzlara dayanan, artık unutulmuş kadim bir Türk geleneğini hatırlatıyor 😄😄😄





'Döşekteki Kılıç' gibi ‘Conan’vari bir başlık koysam da öz be öz bizden bir üstadın, Suat Yalaz'ın, 'Ba’nı Çiçek' isimli Karaoğlan öyküsünden alıntıladığım bu panel, Karaoğlan’ın pek çok kereler tanık olduğumuz, palavralarla soslanmış hazırcevaplılıkta sergilediği hüneri baba tarafından devraldığını çok net göstermekte...

Kılıcın orada saplı olmasının asıl nedeni Bizans kalesine yapılan bu 'sadece' iki kişilik baskında her an odaya dalabilecek askerlere vakit yitirmeden müdahale iken, Virjinya’nın sorusuna karşılık verilen yanıt ortamın gerginliğini yumuşatıyor, arzuları kamçılıyor 😄

Lakin hepsinden öte...

Baba – oğulun söz konusu hayat memat meselesi koşullarında dahi fırsat çıktı mı döşeği ihmal etmemeleri ayrıca takdire şayan...



Yorumlar

  1. Bu panel olur da Dorukhan dostumuz selamsız geçilir mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bir şey demiyorum, Karaoğlan meselesinde beni bilen bilir zahir... :)

      Sil
  2. Karaoğlan dendi mi, akan sular durur. Acuna bedel bir oğul'dur o. Yeri geldimi hakanlarla çarpışır, yeri geldi mi ,döşeğinde bir çengi ile güreş tutar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ... Ve her iki mücadele de okura birbirine denk keyifler yaşatır :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman