Diabolik'in Kaybolan Kanlı Yılları...
Diabolik’in ilk öyküsünden aklımda kalan bir aforizma bu...
Basit ve fazlasıyla sade çizgilerin yarattığı olumsuz ilk intiba ve düşük seviyedeki beklenti sebebiyle sürekli araya başka kitapları sıkıştırmakla Diabolik’e haksızlık etmişim. Beklediğimin aksine sayfaları çevirdikçe giderek artan bir halde keyif aldım...
Öncelikle pek de alışkın olmadığımız bir durumla, bir antikahramanla karşı karşıyayız. Her ne kadar bir hırsız da olsa, her ne kadar intikam ya da hayatta kalma gibi sebeplerle gözünü kırpmadan insan öldüren bir karakter de olsa kendine göre bir ahlak anlayışı var. Aziz değil ama şeytan da değil, biraz ‘Conan’vari, koyu gri...
Tek bir sayıya bakarak belki de bu değerlendirmeyi yapmak doğru olmayacak ama öyküde iyi karakter yok. Kötüler ve daha kötülerden meydana gelen hikayeye ‘film noir’dan esinlenerek diyebilirim ki adeta bir ‘fumetto nero’...
Herkes gibi ben de orijin öykülerini çok severim. Dolayısıyla ‘Kaybolan Kanlı Yıllar’ı beğendim, Diabolik'in ikinci sayısından devam edeceğim...
Yorumlar
Yorum Gönder