İstanbul Odyssey
Çelişki de işte tam bu noktadadır. 'İyi midir - kötü müdür?' tartışmasından önce asıl 'Doğu Yürür, bu tarzıyla literatüre gerçekten 'underground' bir albüm mü kazandırmıştır?'ın yanıtının aranması gerekmektedir. Bana kalırsa yanıt olumsuz. Tabi bu yargım, benim ‘underground’ı çok yanlış anlamamdan da kaynaklanıyor olabilir...
İstanbul Odyssey’i, tam da ‘artık normalin yerini alan’ bu çizim stili yüzünden sevemedim...
Hikaye de, dediğim gibi yine mizah dergiciliğinin bir uzantısı. Yeni ya da çarpıcı birşeyler anlatmıyor. 90’larda okuduğum Leman’ların sıklıkla resmettiği İstanbul’un karanlık yüzüne dair benzer hikayelerinin bir uzantısı...
Ki dönemin bolca küfre ve bolca sekse bulanmış bu hikayelerinden sıkılıp uzaklaşmıştım o tür neşriyattan...
Yorumlar
Yorum Gönder