İlle de Van Damme!


Benim için çocukluk, Asteriks – Red Kit – Küçük Prens – Teksas – Tommiks cinsinden sürüsüyle çizgiromanla birlikte Maltepe’de zeytin ağaçlarının yerini henüz apartmanlar almamışken geniş katılımlı olarak yaptığımız kovboy – kızılderili savaşları, kör olma tehlikesine rağmen havada uçuşan ucu çivili oklar, o okları ve yayları yapmak için tırmanılan ağaçlar, haliyle Pazar sabah kuşağının western ve Tarzan filmleri ve videoda izlenilen uçan kaçan cinsi uçuğun da uçuğu kung fu filmleri demek...

Peki ya orta yaş... Mahalle savaşlarını çıkarırsak hemen hemen aynı şeyler. Sadece biraz daha seçici (mi acaba 😊 ) olarak diyelim de ayıp olmasın...

Yirmibeş yıl sonra yeniden seyrettiğimde bana yine ilk izlediğimdeki coşkuyu yaşatan bir dövüş filmi hakkındaki izlenimlerimi Altın Madalyon’da paylaşmıştım, buraya da aktarayım...

Van Damme

Imdb filmden anlamıyor...

Böyle harika bir filme nasıl olur da 5,5/10 gibi bir notlama ortaya çıkar...

Çekik gözlü, sarı tenli, işinin piri, dövüş sanatları ileri seviye uzmanımız Xian Chow, ögretisi babında bir makara sistemiyle Van Damme abimizin bacaklarını ayırdığında, yaşadığı o acıyı taa en derinimizde hissederken... Ki aklıma geldiğinde yine fena oldum, aman diyim, evlerden uzak :)

Van Damme abimizin yavuklusuna, yengemize tecavüz eden o şerefsiz Tong Po’ya tarifsiz bir nefret duyarken...

O şerefsiz Tong Po, Van Damme abimize ‘Bak seni bu raundda buramla, diğer raundda şuramla eşek sudan gelinceye kadar döveceğim!’ şeklinde imalarda bulunurken...

O şerefsiz Tong Po’nun, Van Damme abimize ‘Yengeyi de aradan çıkardım, nefisti!’ seviyesizliğinde laflar gevelemesi üzerine yaşanılan o dönüm noktası...

Ruha, kalbe, namusa atılan bu çok şiddetli yanar döner tekme sonrası Van Damme abimizin kendine gelip gözleri kameranın az üzerinde bir yere sabitlemiş, düşmanına arkası dönük bir halde, ‘Bana bak şerefsiz Tong Po, orada olduğunu ve hangi şerefsizliği düşündüğünü biliyorum. O anlamsız varlığını algılamam için meymenetsiz suratını görmeme gerek yok, o pis kokun bana yeter!’ mesajını verirken, tam o anda o şerefsiz Tong Po’nun arkadan çift yumrukla kafasına yanal savurduğu çifte darbeyi hiç görmüyorken, sadece hissiyatla, o iki kas kütlesini, ki kolları olurlar, kaldırarak bu darbeleri engellemesi... Ve sonrasında aynı serilikte o şerefsiz Tong Po’yu yine gözler başka tarafa şapşal bir sabitlikte bakarken ‘hiyaaaa!!! vuaaaa!!!!’ nidalari eşliğinde pataklaması ve her darbede, Newton’un üçüncü hareket kanunu olan etki-tepki prensibini ispatlarcasına, o şerefsiz Tong Po’nun bedeninin seri gelen darbelere karşı istemdışı tepkilerinin, Van Damme abimizin kendi bedeninde kollardan başlayıp, göğse yayılan ve taaa yüzüne kadar ulaşan alzheimer titremeleri yaratması...

Dövüşün son sahnesinde Van Damme abimizin 175 derece açtığı bacaklarıyla, ki iletkiyle ölçülmüş degerdir, o şerefsiz Tong Po’nun suratına indirdiği tekme nihayetinde filmdışı bırakması...

175 derece açılan o bacağın attığı tekme sonrası havada kımıltısız bir halde asılı kalması... Kısa bir sessizlik ve dinginlik... Sonrasında hala kımıltısız ve hala havada asılı o ayağın, bayıltıcı bir tekmeye dönüşerek o şerefsiz Tong Po’ya bir tekmelik mesafede bulunan filmin diğer şerefsizi, şerefsiz bahisçiyi yere indirmesi...

Nasıl unutulur bu sahneler, insan bu sahnelerin etkisindeyken nasıl verebilir bu filme düşük bir not?

Kişisel değerlendirmem 7,9/10 şeklinde...

Bu arada filmimiz tahmin ettiginiz gibi Kickboxer, daha aşina olduğumuz (ve sevdiğim) adıyla Kan Sporu... Cine5’te denk geldim ve dış dünyadan gelen uyarılara alıcılarımı kapatarak filme kilitlendim...

Son not olarak, Imdb gibi maalesef kadınlar da filmden anlamıyor. Bu kült filmin, bu fenomenin kadınlarla izlenmemesi şiddetle tavsiye olunur 😊


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...