Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İtalyan Usulü ‘Sidekick’

Resim
Konyakçı ve Doktor Salasso... Profesör Oklitüs ve Rodi... Mister Blöf ve Gamlı Baykuş... Tonton ve Baron... Çiko Cayetano Lopez Martinez ve Gonzales ya da sadece Çiko... Hepsinin ortak noktası kahramanın eli kolu olmalarına rağmen asla yeterince takdir görmemeleri... Hepsinin ortak noktası esas oğlana kıyasla zaaflarla süslü olmaları... Hepsinin ortak noktası bütün o mükemmel profiliyle salınan kahramanlardan daha gerçek durmaları... Nedense güldüren adam olmayı, fazla konuşan olmayı, gevşekliği esas oğlana yakıştıramaz Fumetto senaristleri ve yüklerler tüm bu sorumluluğu yardımcılara. Ponpon burunsuz, boyasız palyaçolar yaratırlar. Hikaye boyunca kah yardımcıları türlü şekilde zavallı konuma sürükledikleri, kah sürü sepet sakarlıklar yaptırdıkları gibi bir de hikayenin sonunda mutlaka lüzumsuz laflar sarfettirerek cümlealemin kendilerine gülmelerini sağlarlar... Amerikan çizgiromanında ise tamamen farklı bir yardımcı olgusuyla karşılaşırız. Batman’in Robin’inin, Kaptan A

Mister No Diyeti

Resim
Mister No'nun iki vazgeçilmezi :) Haftasonu içkilerinin ve o keyifli yudumların yanında pek güzel giden çerezlerin etkisiyle gömleğimin altından kendini iyiden iyiye hissettiren göbeğimi aynada görünce aklıma Mister No geldi... Onlarca öyküsünde tanık olduk ki içkinin önemli bir yeri vardır kahramanımızın hayatında... Bir kadeh viski için illa bir neden aramaz Mister No, sosyalleşmesinin önemli dayanaklarından biridir aslında içki. Çulsuz kaldıysa kasaça ile idare eder ama cebi doluysa dostlarının kadehlerini de unutmayarak hemen tatlı bir muhabbet ortamı yaratır Adolfo’nun barında. Belki arkadaşları tarafından bu kadar sevilmesinin nedenlerinden biridir bu bonkörlüğü... Bazen de bahsi geçen bu tatlı muhabbet ortamı, dumanlı kafaların şaşırtıcı keskinlikteki virajlarında, bir anda yumrukların konuştuğu, sandalyelerinin uçuştuğu bir arenaya dönüşür. Artık sahneye çıkma sırası Oliviera’nındır... İçkiye dayanıklıdır kahramanımız, sarhoş olması için ciddi miktarda alkol

X-Men: First Class...

Resim
X-Men: First Class Dün akşam çok farklı bir şey yaptım... Tatlı kızımla yerlerde yuvarlanma, hoplama, kucak, oyun şeklindeki 6 küsur aydır süren ve akşam iş dönüşünden geceyarısına kadar tüm zamanımı dolduran vazgeçilmez rutinimizi yıkarak uzuuuun bir aradan sonra bir film seyrettim, X-Men: First Class... Çizgiroman uyarlaması filmleri seyretmek benim için yorucu oluyor... Ah bu akıl yok mu, çizgiromanındaki anlatımı ucundan köşesinden birazcık bilince hemen film acaba birebir çizgiromanı mı referans alıyor yoksa bir yerlerde çelişiyor mu şeklinde tırtıklamaya başlıyor akıp giden kareleri. Oysa efendi gibi otursam da filmin tadını çıkarsam güzel olmaz mı? Maalesef olmuyor işte... Dedim ya, seyrettim seyretmesine ama aklımda bir sürü soruyla, film ve çizgiroman arasında araştırılacak pek çok çelişkiyle... Mesela Charles Xavier’ın hep yaşlı olduğunu düşünmüşümdür ancak filmde genç yaşta profesör olan bu karakter neredeyse McCoy ile aynı yaşta. Ama gelin görün ki Uncan