Superman Bıyık Bıraksaydı...
Galiba onbeş yaşındaydım... Okuldan dönmüş, evde televizyonun cenderesinde kimbilir hangi anlamsız yapımı seyrediyordum. Derken zil çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda biri duruyordu; hem çok tanıdık, hem bir o kadar yabancı... O sabah benimle yaşıt bıyıklarına veda etmiş olan babamdı bu yabancı... Benimle yaşıt diyorum çünkü ben doğduğumda babam askerliğini yapıyormuş. Bıyığa bu zorunlu mola sonrasında da bir daha kesmemiş onları, gururla taşımış... Artık ne olduysa, bıyıkların tukaka olarak gösterilmeye başlandığı, ‘bıyıksız erkek makbul erkek’ propagandasının yapıldığı o dönemde vazgeçti bu hazinesinden. Sonrasında da bir daha hiç bırakmadı... Tabii bayağı da bir vakit aldı evdeki bu yeni adama alışmak... Yüzüne baktığımda gözlerim o hep kılla dolu olmasına alıştığım boşluğa takılıp kalıyordu... Bu kıyımdan seneler sonra bir vakit Altın Madalyon’da ‘bıyıklı çizgi karakterler’ üzerine konuşup, gülüşürken babamla ilgili bu anım ve saçma bir fikir geldi aklıma...