Kayıtlar

Ağustos, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kapaklar

Resim
Hadi beyler, hatıra fotografı çektiriyoruz, toplaşın abinin çevresine! Ustam sen de geç şöyle ortaya aramıza... Bak, alttan bir fotograf istiyoruz, kameranı ona göre hazırla! Aisha neredesin, bırak artık elinden şu jöleyi, seni bekliyoruz yarım saattir! Yok rimeliymiş, yok rujuymuş, bitmedi bir türlü! Ustam nasıl oldu, herkesi alıyor mu makina, safları sıklaştıralım mı azıcık? Cougan, doğrult birader sen de şu silahını kameraya, havamız olsun... Hadi şimdi hep beraber üçyüzotuzüç diyoruz! Üçyüzotuzüüüüüüüüç... İlk bu Losers kapağını görmüş, beğenmiştim... Peşisıra benzer kompozisyonda başkaları da geldi... Not : Bu başlık sevgili Sıtkı Sıyrıl'a ithaf edilmiştir...

Yıllar Sonra Yeniden Hulk #1

Resim
The Incredible Hulk, seneler evvel Dünya Kitabevi’nden fahiş fiyatla aldığım ilk Amerikan çizgiromanıdır. O fasikülü yutarcasına okurken iki nokta beni gerçekten şaşırtmıştı. Bunlardan önemsiz olanı, o güne dek İngilizce’yi okul kitaplarındaki edebi haliyle öğrenen ben 'gonna – gotcha – wanna' gibi sokak jargonuyla karşılaştığımda çok şaşırmış, bir süre bu kelimelerin ne anlama geldiği üzerine kafa yormuştum... Önemli olanı ise bildiğim, tanıdığım yeşil, zeka yoksunu Hulk gitmiş, yerine gri renkli, smokin giyen, oldukça zeki, Las Vegas’ta bir kumarhanede fedailik yapan (ya da kumarhanenin ortağı, tam hatırlayamıyorum) bir Hulk gelmişti... Daha da garibi bu Hulk sakinleştiğinde Banner kimliğine dönmüyordu. Sanki her daim Hulk egemen olmuştu bu Hyde – Jekyll mücadelesine. O zamanlar wikipedia, forumlar falan yok, bir türlü öğrenememiştim bu değişikliğin kaynağını. Yabancı çizgiromanlara erişim de bugünkü gibi kolay değil, Ali Recan’ın 20 sayı olarak yayınlayıp bıraktığı no

Aman Ormancı...

Resim
Geçenlerde okuduğum Tex 113 (Oregon Ormanları) ile başlayan ve Tex 114 (Shannon’un Tüfekleri) ile sonlanan hikayenin büyük çoğunluğunda Tex’i alıştığımız o sarı gömlek, lacivert pantolon, yakada fular, ayakta mahmuzlu çizmeler, yanlardan sarkan 2 colt ve bunları tamamlayan fişeklerle dolu kemer yerine ormancı kıyafetleriyle, hele hele Carson’u kareli oduncu gömleği içerisinde kafasında Ecevit kasketiyle görmek bir garipti. Alışılmışın dışına çıkıldığı için güzel de geldi bir taraftan... O bilindik ‘Bana bulaşma, pişman olursun’ ya da ‘Her an patlamaya hazır dinamit’ görüntüsünden sıyrılmış halleriyle pek bir sevimli göründüler bana... Hikaye Gros-Jean’in, kağıt fabrikası için ağaç kesim işini yapan bir dostunun başına gelen sabotajların failini yakalamaları için dostlarımızdan yardım istemesiyle başlıyor. Dostlarımız da yine Gros-Jean’in önerisiyle bu sabotajcıyı bulabilmek için orman işçilerinin arasına karışmak üzere kılık değiştiriyorlar... Teks’i başka bir macerasın