Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mekanlarda Çizgi Karakterler...

Resim
Memleketimden mekan manzaraları... Moda'da bir bar: Zeplin Pub... Acıbadem'de bir burgerci: Burgerillas... Gezdikçe, denk geldikçe artarak devam edecek 😉

Handmade!

Resim
Örümcek Adam'ın hayalet çizerlerin insafına bırakıldığı dönemden, Peter Parker'ın harika el çizimli şu panelini buraya bırakayım...

Çetele...

Resim
Örümcek Adam’ın ilk öptüğü kadın kimdir diye sorsam... Peter Parker'ın ilk tutulduğu kız olan, Molten Man'in kızkardeşi, sonrasında Harry Osborn'un karısı olacak Liz Allen?!! Yoksa bir diğer lise aşkı, Daily Bugle günlerinin başlamasıyla birlikte muhabir Ned Leeds (ki ne tesadüf onun da  alter egosu Hob Goblin çıkacak) ile dünya evine girmeyi tercih eden Betty Brant midir bu mühim deneyimin yaşandığı kişi?!! Klonuyla ya da kendine tıpatıp benzeyen kızıyla karşısına çıktığı her defasında aklını bulandıran Gwen Stacy ile yaşanmış olabilir mi o ilk?!! Diğer bir sarışın güzel Debbie Whitman, kendi içinde yaşadığı coşkun aşkı Peter'dan aynı düzeyde karşılık göremese de en azından o ilk öpücüğün işteş fiilinin öznelerinden biridir belki de?!! Peki ya iyi aile çocuğu Peter dudaklarını müstakbel karısı Mary Jane'e saklamayı tercih ettiyse? Ya da bütün tövbeleri comics aleminin bana göre tartışmasız en hoş hatunu Felicia Hardy karşısında bozulduysa? En i

Baybora ve Karaoğlan: Sıradışı Bir Baba - Oğul İlişkisi...

Resim
Baybora ve Karaoğlan... Özel hayatlarını Türk teamüllerine aykırı yaşayan bu iki yiğidin, baba - oğul olarak ilişkilerinin de örf - adet ya da gelenek, adına artık ne derseniz, ona uygun olduğu söylenemez. Ne babaya o bilindik boyun eğmişlik ne de sınırsız saygı kaynaklı teslimiyetçi tavır gözlemlenmez oğulda. Babada da sevgiyle birlikte oğulun söylediğine - yaptığına - karakterine gösterilen büyük saygı, bir kendi haline bırakma durumu vardır. İki arkadaş gibidirler daha çok; illaki aileye indirgeyeceksek, şartları biraz zorlayarak hadi diyeyim ki ağabey - kardeş ilişkisidir yaşadıkları. Denge ön plandadır aralarında: ne dediğim dedik - otoriter bir baba figürü ne de babayı alaşağı etmeye hevesli bir oğul; her daim ortayolcu bir tavırdır söz konusu olan. O kadar aykırıdırlar ki beraber cenk ettikleri gibi beraber zamparalık yapmışlıkları da vuku bulmuştur... Aslında Baybora'dır bu ilişki durumunun müsebbibi de; Karaoğlan'ın daha bebekken annesinin katli sonr

Kol Gücü ve Kılıç Zoruyla...

Resim
Baybora'dan 'tam da kökenine dair dile getirdiği şekilde' iyimser ve duygusal bir yorum...

Kaan...

Resim
Suat Yalaz'ın kendi kaleminden çok kısa Kaan ve Karaoğlan ayrışması... Bu geçişe bir de değerli kaynakça  Wikizero'daki Karaoğlan başlığından bakalım... Karaoğlan nasıl doğdu? Karaoğlan'ın gerçek öyküsü, 1956'da başlar. Abdullah Ziya Kozanoğlu, Kızıltuğ adlı öyküsünü, Resimli Mecmua'da tefrika eder. Kızıltuğ'da ortaya çıkan Otsukarcı ve oğlu Kaan, maceradan maceraya koşan Orta Asya'lı kahramanlardır. 1959'da Akşam gazetesinde, Kızıltuğ'un çizgiromana dönüştürülmesi gündeme gelir ve bu iş için genç ressam Suat Yalaz düşünülür. 19 Ağustos 1959'da başlayan Kızıltuğ büyük ilgi görür ve devamına karar verilir. Kızıltuğ'un devamı niteliğindeki "Cengiz Han'ın Hazineleri", kahramanı Kaan'ın ismiyle çizilir. Kaan, Karaoğlan'ın son ismini almadan geçirdiği bir dönemdir. Suat Yalaz, toplam dokuz adet Kaan macerası hazırlar. Bu maceralar, Cengiz Han'ın Hazineleri, Tibet Canavarı, Altın Saçlı Kız

Kantarın Topuzu...

Resim
Güzel lafmış...

Döşekteki Kılıç...

Resim
Baybora, kökeni taa Oğuzlara dayanan, artık unutulmuş kadim bir Türk geleneğini hatırlatıyor 😄😄😄 'Döşekteki Kılıç' gibi ‘Conan’vari bir başlık koysam da öz be öz bizden bir üstadın, Suat Yalaz'ın, 'Ba’nı Çiçek' isimli Karaoğlan öyküsünden alıntıladığım bu panel, Karaoğlan’ın pek çok kereler tanık olduğumuz, palavralarla soslanmış hazırcevaplılıkta sergilediği hüneri baba tarafından devraldığını çok net göstermekte... Kılıcın orada saplı olmasının asıl nedeni Bizans kalesine yapılan bu 'sadece' iki kişilik baskında her an odaya dalabilecek askerlere vakit yitirmeden müdahale iken, Virjinya’nın sorusuna karşılık verilen yanıt ortamın gerginliğini yumuşatıyor, arzuları kamçılıyor 😄 Lakin hepsinden öte... Baba – oğulun söz konusu hayat memat meselesi koşullarında dahi fırsat çıktı mı döşeği ihmal etmemeleri ayrıca takdire şayan...

Acaba kaç bahar görmüştür Karaoğlan?

Resim
Karaoğlan ile Baybora’nın yolu, İsfahan ile Rey arasındaki Urka şarına düşer. Pazar yerinde dolaşırlarken Karaoğlan’ın ayağının dibine bilinçli düşürülen para kesesi başlarına dert olur. Yine bir femme fatale kumpasıyla, kendilerini hırsızlık suçlamasıyla Urka kadısının karşısında bulurlar. Ve bu mahkeme, kahramanlarımızı geçmişe yapılan dönüşlerle Hassan Sabbah’a ve Alamut Kalesi’ne kadar götüren, ‘bana kalırsa’ vasat bir Karaoğlan kurgusunun girizgahı – sebebi olacaktır... 'Kanlı Sultan' isimli bu hikaye karaktere dair önemli bir ayrıntı da barındırır; Baybora’nın ağzından Karaoğlan’ın yaşı...

Kara Kedi'nin Yoluna Çıkmasına Asla İzin Verme!

Resim
Kara Kedi’nin ilk paneli... Amazing Spider-man #194 'Never Let the Black Cat Cross Your Path!' (1979) ve bizdeki izdüşümü  Bilka #2 'Kara Kedi’nin Sırrı' (1983)... Ne diyelim, başlığın söylediğinin tam aksine iyi ki de yolumuza çıkmış böylesi bir güzellik...

Gel Hesaplaşalım!

Resim
Örümcek Adam o akşam kim bilir kaçıncı defadır kendini eski bir köşkün yakınında bulmaktadır. Kendisini bir mıknatıs gibi çeken bu binada tehlike yaratabilecek herhangi bir durum görünmemesine rağmen Peter yine de içeriyi gözetleme ihtiyacı duyar. Gördüğü yemek masasına oturmuş yaşlı bir adamdır, fark edemediği ise adamın etrafını sarmış olan binlerce örümcek... Evden uzaklaşan Örümcek Adam bir çiftin çevresini sarmış soygunculara denk gelir az ötede. Olaya müdahalesi alışılmadık şekildedir: her zamanki neşeli pataklama mizacından uzak, kendini kaybetmiş bir halde, soyguncuların tabiri caizse canını çıkarır. Bu durumunun sadece soyguncuları değil mazlum konumundaki çifti de dehşete düşürdüğünü fark eder. Ancak bu farkındalıkla birlikte Peter Parker çok tehlikeli bir eşiği geçmeden evvel hıncına hakim olabilir... Bu şekilde başlayan hikaye, örümcekleri ve örümceklerle birlikte radyoaktif bir örümceğin ısırdığı adamın tekini de kendine çeken ve öldürme içgüdülerini tetikleyen c

Teks ve Karson ve Irkçılık...

Resim
Teks'in 'şüpheli ve çelişkili' Kızılderili dostluğuna eklemlenmiş bir de 'katıksız ve fütursuz ırkçılık'... Söz konusu görseller Teks'in Alfa Yayınları logosuyla yayımlanmış olan dönemine ait. Lakin o hikayeler - her ne kadar çeşitli vesilelerle eleştirsem de - geneli itibariyle yaratıcı ekiplerin muhteşem bir dönemine denk gelir; gerek anlatı gerek çizim olarak hep üst düzeyde seyreder. Ancak o zamanın çevirileri için benzer övgü cümlelerini sarf edebilmek - numunelerini daha önceden paylaştığım üzere - pek de mümkün değil... Bu durum da beni hep aynı açmaza sürüklemekte: Acaba kendi lisanımda okuduklarım, Teks'in ya da Karson'un ağzından çıkan İtalyanca metinlerle örtüşmekte midir yoksa bunlar da çevirmenin kişisel söz dağarcığı ve hatta hayata bakışıyla ilintili tercihler midir? Acaba dostlarımızın yukarıdaki paneller yüzünden günahlarını alıyor olabilir miyim?

Balonlarda ‘Herşey Çok Güzel Olacak’

Resim
Son dönemin belki de en vurucu, en akılda kalıcı, en kitleleri peşinden sürükleyen sloganı oldu ‘Herşey çok güzel olacak’... Ve her ne kadar misyonunu tamamladığı varsayılsa da, söylenegeldiği ilk günden beri fark ediyorum ki ilgili – ilgisiz her ne mecrada karşıma çıkarsa çıksın bu cümle içimde tatlı bir ürpertiye neden olmakta.  Ve belli ki olacak da... Bazen bir şarkı sözünde, bazen bir kitabın satırları arasında, bazen de bir çizgiroman karesinde... Giovanni - Eskisi Gibi - KaraKarga Yayınları Lois Lane - Superman Action Comics Rebirth - YKY Virginia - Vision - Marmara Çizgi Peter Parker - Amazing Spider-man - Marmara Çizgi Ölümü gördük, sıtmaya razı bir haldeyiz. Abartmayalım, 'Her şey güzel olsa' da yeter... Lily Hollister - Amazing Spider-man - Marmara Çizgi May Yenge - Amazing Spider-man - Marmara Çizgi

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Resim
Seksenlerde çocuk olmak apartman bahçesinde kazılan avuç içi kadar çukurlarda misket oynamaktı, raptiyelerle – çıkartmalarla özene bezene süslenen plastik arabaları ucu direksiyona benzesin diye çember haline getirilen uzun tellerle sürmekti, türlü çeşidinden gazoz kapakları toplamaktı, mahallenin tüm erkek çocuklarının dahil olduğu yine o zamanlar bolca bulunabilen boş arazilerde kızılderili – kovboy meydan muharebeleri yapmaktı. Ve biraz da Atom Karınca demekti, He-man demekti, Kara Şimşek demekti, Nils ve Uçan Kaz demekti... Ve bugün Nils deyince o zamanların çocuklarının ezici çoğunluğu çizgi filmini hatırlayıp 'Nerede o eski çizgi filmler azizim...' ruh haline bürünseler de o günlerde bir de çizgiromanları yayınlanıyordu bu popüler karakterlerin. Unutulmasınlar, bir yerlerde izleri kalsın bu fasiküllerin... O dönemin çocukları hikayeyi hatırlayacaktır... Tembel, bencil, yaramaz, hayvanlara eziyet etmekten keyif alan, gerek ebeveynlerinin gerekse çiftliğin hayvanl

Avril et le Monde Truqué

Resim
Hikaye 19. yüzyılın sonlarına doğru yaşanmış olan kanlı bir savaşın eşiğinde başlamakta. Prusya ile savaşa hazırlanan 3. Napoleon, ‘Nihai Serum’un geliştirilmesindeki son durumu yerinde görmek maksadıyla Profesör Gustave Franklin’in laboratuvarına gelir. ‘Nihai Serum’ nedir diye bir soru oluşmuşsa aklınızda yanıtlayayım: Yaralanmaların ya da hastalıkların bedene etkilerini hemen ortadan kaldıran bir solüsyon, bir nevi ‘Süper Asker Serumu’... Tabi bu durumda egemenlerin hayallerini süsleyen de damarlarında bu solüsyonun devinim yaptığı yenilmez bir ordu olmaktadır... Ancak söz konusu serum an itibariyle arzulanan seviyeye erişmemiştir ve Profesör’ün gelişme olarak 3. Napoleon’a korka korka gösterebildiği konuşma yetisi kazanmış iki denek hayvanı olabilir yalnızca. Bu başarısızlık durumunu imparator kabul etmez ve yardımcısına denekleri öldürmesini emreder. Etrafta kurşunlar vızıldarken neye benzediklerini bir türlü göremediğimiz iki denek kaçmanın bir yolunu bulur ve kayıplara kar

Elseworlds...

Resim
Adeta Elseworlds konsepti bir Batman... Sabırsızlıkla kağıda dökülmeyi, kendi hikayesini bekliyor... Görsel gerçek ise pek bi' eğlenceli 😊

Cemal Nadir 99 Yaşında

Resim
Popüler Tarih dergisinin Mart 2001 sayısında yer alan Eflatun Nuri imzalı Cemal Nadir incelemesi... Yine 'kaybolmasın bu güzel inceleme de...' diyerek... 

70'li Yılların Karikatür Dili: Gırgır

Resim
Popüler Tarih dergisinin Temmuz-Ağustos 2001 sayısında yer alan Devrim Çakır imzalı Gırgır yazısı... Kaybolmasın böyle güzel sayfalar...

İyimser...

Resim
Güzel laf...