Vahşi Kartlar'dan Süper Kahraman Kayıt Yasası'na...

Vahşi Kartlar - George R. R. Martin

... hayal edilemeyecek kadar korkunç, birçok açıdan Belsen’de gördüklerimizden çok daha kötü. Bu bilinmeyen patojenden etkilenen on kişiden dokuzu korkunç bir şekilde öldü. Hiçbir tedavi fayda etmedi. Hayatta kalanlar da pek şanslı sayılmaz. Onlardan onda dokuzu da, henüz anlamaya bile başlayamadığım bir süreçle başka bir şeye –bazen insanla uzaktan yakından alakası olmayan bir şeye- dönüştü. İnsanların suratlarının galvanizli plastikle kaplandığını, çocukların boyunlarından ekstra kafalar çıktığını gördüm... Daha fazla devam edemeyeceğim. Ve en kötüsü de, hala hayatta olmaları. Hala hayattalar Mac!
En garibi de, hayatta kalanların yüzde onu, yani hastalığa yakalananların yüzde biri... Bunlar çoğunlukla hiçbir değişim belirtisi göstermiyorlar. Ama onlar da –ancak ‘güç’ olarak adlandırabileceğim- bir takım yetenekler kazanıyorlar. Normal bir insanın yapamayacağı şeyler yapıyorlar. Bir adamın V-2 roketi gibi gökyüzüne yükseldiğini, sonra da bir dönüş yapıp yere, hafifçe ayaklarının üzerine indiğini gördüm. Gözü dönmüş bir hastanın çelik bir sedyeyi, peçete gibi ikiye ayırdığını gördüm. On dakikadan daha kısa bir süre önce, bir kadın, bir zamanlar depo olan, birkaç dakikalığına soluklanmak için kendimi içine kapattığım küçük ofisin duvarının içinden geçti. Posteri duvara asılacak türden çok güzel, çıplak bir kadın.. Vücudunun içinden geliyormuş gibi görünen pembe bir ışıkla parıldıyordu.



Yukarıdaki pasajı alıntıladığım Vahşi Kartlar, gerek romanın sonsözünde, gerekse Taht Oyunları çizgiromanın önsözünde yazdığı üzere bir çizgiroman tutkunu olan George R.R. Martin’in editörlüğünde yazılmış, buram buram comics kokan bir kitap. Bu roman serisi, yazarın arkadaşlarıyla birlikte 80’lerde kapıldığı SuperWorld rol yapma oyunu seanslarının sonucu, oyun yöneticisi olarak George R.R. Martin‘in ve grubun geri kalanının kurguladığı evrenin ve karakterlerin genişletilmiş - geliştirilmiş hikayeleri...


Girişi okuyup da ‘Hoppala nereden çıktı şimdi bu mutant karakterler?’ diyorsanız onu da açıklayayım:


Tachis adlı insana çok benzer canlıların yaşadığı ve dünyadan haberdar olan bir gezegende iktidar kavgasında taraflardan teki kendine üstünlük sağlaması amacıyla bir virüs geliştirmiştir. Ancak virüsün, enfekte olan kişiler üzerinde yaratacağı sonuçların belirsizliği nedeniyle kullanılması konusunda tereddütler yaşanmaktadır. Bunun üzerine virüsü dünyada yayma ve sonuçları gözlemleme seçeneği ortaya atılır. Tachis’ten yola çıkan 2 uzay gemisinden biri virüsü, diğeri de buna engel olmaya kararlı, dünyalılarının taktığı isimle Dr. Tachyon’u taşımaktadır. Neyse uzatıp romanı okuyacakların tadını kaçırmayayım, bu virüs bir şekilde Dr. Tod isimli bir insanın eline geçer. Dr. Tod her ne kadar içeriğini anlamasa da yarattığı tehdidi kazara fark edince, bu durumu bir fidye unsuruna dönüştürür. Sıradan bir insan ve çok yetenekli bir genç pilot olan Jetçocuk, Dr.Tod’a engel olmaya çalışırken, virüsü taşıyan bomba New York şehri üzerinde patlar. Daha sonra halk arasında Vahşi Kartlar adını alacak bu virüsle temas edenlerin büyük kısmı ‘siyah kızı çekerek’ ölür. Hayatta kalanların büyük bölümü ise deformasyonlara ve biçim değişikliklerine uğrayarak toplum tarafından ‘jokerler’ olarak nitelendirilen yaratıklara dönüşür; çok çok küçük bir kısım ise DNA’yı değiştiren bu virüs sayesinde sıradışı güçlere, yeteneklere sahip ‘aslar’a. Asların bazıları bu yeteneklerini toplum ve kanun için kullanırken, bazıları da kötülük yolunda ilerlemektedir.


Önce Vahşi Kartlar’dan bir başka alıntı...


Çocukları bile bizler gibi olmak istiyorlar. Artık 80’lerdeyiz. Yeni bir on yıla girdik ve biz yeni insanlarız. Uçabiliyoruz ve o normal herif Jetçocuk gibi saçma uçaklara ihtiyacımız yok. Normaller şimdilik bunun farkında değil ama artık onların modası geçti. Şimdi asların zamanı!


Sonrasında benden başka bir hikaye:


Evrimin bir sonraki adımı ortaya çıkmıştır: homo sapiens superior. Sıradan insana göre sıradışı özelliklere sahip bu yeni tür için herşey güllük gülistanlık değildir. Evet bir kısmı şanslıdır: taşıdıkları X geni onlara süper güçler kazandırırken, bu farklılıklarını sıradan insandan gizleyebilme imkanı da tanımaktadır. Bir kısım ise sahip oldukları bu mutasyonların sonucu ortaya çıkan, gizleyemedikleri şekil bozuklukları ve farklılıklar sebebiyle toplum içerisinde kalamayıp mesela Morlocklar gibi kanalizasyonlarda yaşamak durumundadır. Homo sapiens superior daha en başta kendi içinde bir ayrıma gitmiştir: bir bölüm bu güçleri insanlar için kullanarak insanlarla birlikte yaşamayı savunurken, diğer bir grup ise homo sapiens’tan üstün olduklarını ve hükmetmesi gerekenlerin homo sapiens superior olması gerektiğini söylemektedir...


Vahşi Kartlar mutant aleminin yazılı hali gibi. Vahşi Kartlar’dan yukarıda alıntıladığım bölüm adeta bir evil mutant manifestosu. Kitabın yayın yılı 1986 olduğuna göre belli ki George R.R. Martin bu kurguda Marvel’dan pek çok şey devşirmiş. Peki acaba tersi de olmuş mudur dersiniz? Haydi bir de şu alıntıya bakalım:


... McCarthy’nin en uzun süreli başarısı, tabi başarı olarak adlandırılabilecekse, Vahşi Kartlar Yasaları’ denen kanunları meclisten geçirmek oldu. 1954’te çıkarılan Egzotik Güçleri Kontrol Yasası bunların ilkiydi. Bu yasa vahşi kart güçleri sergileyen herkesin derhal federal hükümete başvurarak bunu kayıt altına aldırmasını zorunlu kılıyordu; kayıt yaptırılmaması on yıla kadar hapisle cezalandırılıyordu...






Eyyyy seni gidi Marvel evrenini topyekün değiştiren Süper Kahraman Kayıt Yasası... Sen bile çalıntı çıktın!

Yorumlar

  1. çok iyi iz sürmüşsün Pizagor.. aslında her ay düzenli yayınlanan ve bunu 70 yılın üstünde farklı yayınevleriyle yapan "american super hero" ekolü ; mitoloji ve kutsal metinlerden günlük siyasi gelişmelere ve tabii sinema,televizyon,roman hikaye gibi alanlarda üretilen her fikri,buluşu ve özgün anlatıyı "gereğince" kullanmasını biliyor..krizler oluyor,savrulmalar oluyor,kısırlıklar,dibe vuruşlar oluyor ve "super hero"lar kendini varedecek anlatımı yeniden kuruyor.. kendini sisteme bağlamış ve aynı sistem gibi "krizlerden" beslenen bir yapıda üretim-satış hiç bitmiyor.. "esinlenme"de tabii ..
    yunusmeyra

    YanıtlaSil
  2. Aşırmalar bitmiyor, bir şekilde çizgi kahramanlarımız yaşamaya devam ediyor ama bitsin artık dediğim bir noktadayım. Eskiden gözlerimi fıldır fıldır döndüren büyük olaylar, yeniden yapılanmalar, silinen geçmişler şimdi öyle saçma geliyor ki bana. Fumettinin şablon senaryoları, Amerikan süper kahramanlarının artık ne yapacaklarını şaşırmaları kabak tadı veriyor. Ve çok sorguluyorum, niye hala bunların peşinden gidiyorum, niye hala bunlardan konuşuyorum diye. Bu durum bizim politikamıza benziyor: gündemi oluşturamayan muhalefetin iktidarın ortaya attığı görece önemsiz ve kendi çıkarına suni konuların peşine takılması gibi çizgiroman okuru olarak ben de büyüklerin ortaya attığı mevzularda kavrulup duruyorum. Farklı birşeyler söylemeye çalışsan, sadece 5-6 senelik mazisi olanlardan dahi bahsetsen pek dinleyenin yok. Varsa yoksa yeni çıkanlar ve çıkacaklar. Mevzulara sırtını dönsen o da olmuyor, çizgiromanın gündemi bu.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...