Wolverine - Get Mystique

-

Hatırlarsanız, House Of M hikayesinde Wanda Maximoff’un dudaklarından dökülen ‘No more mutants!’ sözleriyle ‘Homo Sapiens Superior’ türü bir yokolma sürecine girer. House of M öncesi milyonla ifade edilen mutant sayısı bu sözcüklerden sonra bir anda 198’e düşer ve neredeyse geometrik olarak artan mutant doğumlar ise artık gerçekleşmez olur...

(House Of M, mutantların genetik anlamda yokoluş evresine girmeleri üzerine okuduğum ilk öykü... İkinci yokoluş senaryosuyla ise Old Man Logan’da karşılaştım. Günümüzden 50 yıl sonrasında geçen Mark Millar’ın o alternatif distopik kurgusunda, Emma Frost’un ifadelerinden mutantların evrimin bir sonraki halkası olduğu şeklindeki teorinin çöktüğünü ve son 40 yıldır hiçbir mutantın doğmadığını, kendilerinin de evrimsel bir anomali olduğunu öğrenir okur...)

House Of M sonrası doğan ilk mutant bebek olan Hope’un peşinde verilen mücadelede Mystique’in X-Men'e attığı büyük çalım üzerine Logan büyük bir nefret ve hınçla Mystique'in peşine düşer...

Wolverine’nin Mystique kovalamacasını anlatan Get Mystique, yan öyküden arındırıldığı takdirde Ortadoğu’da geçen bir av – avcı hikayesine dönüşüyor. Mystique’in türlü çeşit oyunla ve hileyle izini kaybettirdiği, Wolverine’in ise tekrar tekrar avını kıstırdığı oldukça kanlı bir takip öyküsü...

Jason Aaron'ın bu hikayesinde bugüne ait olan bu bölümlerin açıkçası benim için hiçbir albenisi yok. Ama bunun dışında anlatılan, Logan ve Mystique’in 1920'lerde geçen ilk karşılaşma öyküsü var ki esas akılda mıhlanan bu oluyor. Özellikle de arka plandaki bu öykünün ters köşeye yatıran finali...

Bu yan öykü bir yandan da mutant aşk haritasının Wolverine – Mystique kısmını açığa kavuşturmakta...


Mutant gönül haritasında Wolverine - Mystique ilişkisi


Bugünün hikayesinden de bir sahneyi atlamamak lazım: Hikayenin henüz başında Cyclops Wolverine'i, kendisinden Mystique'in peşine düşmesini istemek üzere yanına çağırır. İkilinin arasında geçen diyaloğun bir noktasında Scott kendisinden beklenmeyecek bir cümle sarfeder ve Mystique’i ölü istediğini söyler. Scott’tan gelen bu sıradışı talebe Logan’ın yanıtını sanıyorum tahmin etmişsinizdir...

Hey gidi Scott Summers, neydin ne oldun...



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

-
Resim
Marvel’ın girift X evreni yeni okuru çok da sıcak karşılamaz bildiğiniz üzere... Yıllar içerisinde ölen, dirilen, tekrar ölen, yine dirilen, taraf değiştiren, geçmişe giden, günümüze dönen, geleceğe sıçrayan, gelecekten gelen sayısız karakterle kafalar öyle bir allak bullak olur ki ‘en iyisi ben hiç bulaşmayayım’ der bir köşeye çekilirsiniz... Yok inat ettiniz, çözeceğim bu yapıyı dediniz, bu sefer de karakterler arası pembe dizi kıvamındaki kim kimden hoşlanıyor, kimin ne zaman kiminle bir münasebeti olmuş, tek taraflı mıymış yoksa karşılık görmüş mü bu aşkı, ne kadar ileri gitmişler, birlikteliklerinde gerçekten o kişiler miymiş yoksa taraflardan biri onun görüntüsüne bürünmüş bir suret değiştiricisi miymiş ya da yaşananlar gerçek miymiş yoksa üçüncü bir mutant zihinleriyle mi oynuyormuş sorunsalı çıkar karşınıza... Bunlara ek olarak şahsen takıldığım diğer bir nokta da bu mutantların sınıflandırılmaları... Bunlar kendi aralarında ‘Sen alpha seviye mutantsın ahbap, be
Devamı

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

-
Resim
Seksenlerde çocuk olmak apartman bahçesinde kazılan avuç içi kadar çukurlarda misket oynamaktı, raptiyelerle – çıkartmalarla özene bezene süslenen plastik arabaları ucu direksiyona benzesin diye çember haline getirilen uzun tellerle sürmekti, türlü çeşidinden gazoz kapakları toplamaktı, mahallenin tüm erkek çocuklarının dahil olduğu yine o zamanlar bolca bulunabilen boş arazilerde kızılderili – kovboy meydan muharebeleri yapmaktı. Ve biraz da Atom Karınca demekti, He-man demekti, Kara Şimşek demekti, Nils ve Uçan Kaz demekti... Ve bugün Nils deyince o zamanların çocuklarının ezici çoğunluğu çizgi filmini hatırlayıp 'Nerede o eski çizgi filmler azizim...' ruh haline bürünseler de o günlerde bir de çizgiromanları yayınlanıyordu bu popüler karakterlerin. Unutulmasınlar, bir yerlerde izleri kalsın bu fasiküllerin... O dönemin çocukları hikayeyi hatırlayacaktır... Tembel, bencil, yaramaz, hayvanlara eziyet etmekten keyif alan, gerek ebeveynlerinin gerekse çiftliğin hayvanl
Devamı

Clone...

-
Resim
İçimde bir yaradır Clone Saga.. 95 – 96 İTÜ yıllarımda Gümüşsuyu’ndan Tünel’e yaptığım rutin yürüyüşlerde, Amazing Spider-Man’in yerini alan Amazing Scarlet Spider fasiküllerini İstiklal Caddesi'nin girişinde kiosklarda gördüğüm ama o an için bulaşamadığım, ertelediğim ve ertelediğim herşey gibi bunun için de neden öyle yaptım dediğim, hiç okuyamadığım upuzun bir hikayedir.. Bundan yıllar sonrası e-bay’lerde son dakika çalımı yemeyeyim diye sabahın üçlerinde ayaklanıp açık arttırmaları takip ettiğim, anlayamadığım bir oldubittiyle müdahale edemeyip safdışı kaldığım ve hala ‘Yav, cimrilik etmeyip önceden yükseltseydim, keşke bir 10 – 15 dolar daha fazla yazsaydım!’ dediğim bir pişmanlıktır.. Satıyor diye hikayenin sakız gibi uzatılmasını, uzatıldıkça karmaşıklaşmasını, karmaşıklaştıkça tutarsızlaşmasını bir kenara bırakırsak yayınlansa da okusak diye kanına girmeye çalıştığım çizgiroman sevdalıları nezdinde dahi ‘kaç tane Clone'lu hikaye yazıldığı, saganın hangisi, gene
Devamı