Batman - Judge Dredd Files




Batman'i nasıl bilirsiniz?

Acımasız... Sert... Karanlık... Ölümcül...

Adamcağızın günahını alıyorsunuz. Batman’i sert ve karanlık olarak niteliyorsanız, bu değerlendirmenizi bir gözden geçirin derim. Judge Dredd’in suçlu-suçsuz algılamasıyla ve adaleti uygulamadaki yöntemleriyle kıyaslandığında Batman melek gibi kalıyor.

Peki kimdir bu Judge Dredd?

Hemen aklınıza Sylvester Stallone’nin oynadığı 1995 yapımı çizgiroman uyarlamasının geldiğini tahmin ediyorum. Imdb puanı oldukça düşük (4.9/10) olan bu film, Judge Dredd hayranları tarafından da özellikle Judge Dredd rolündeki Sylvester abimizin yüzünü göstermesi sebebiyle aforoz edilmişti ki bildiğim kadarıyla Judge Dredd’in dudakları ve çenesi haricinde siması Acun’un Hamdi Bey’i gibi okuyucu için hala bilinmezdir.

Judge Dredd, 22. yüzyılın devasa şehirlerinden Mega-City One’da bir düzen sağlayıcı... Suçluyu yakalıyor, suçunu belirliyor, cezasını veriyor. Yani hem polis, hem savcı, hem de hakim... Zevk ve keyif alma dürtüsünün pek çok şeyin ötesinde olduğu bu vahşi dünyada düzeni sağlama görevi rahatlıkla acımasız şiddet uygulayabilen (ki gördüğüm kadarıyla bu konuda sınır tanımıyorlar) bu ‘Judge’lara verilmiş.

Judge Dredd’i suçlulara karşı sert ve acımasız olmakla suçlayan, zaman zaman da durdurmaya çalışan bir Batman... Şiddetin seviyesini siz düşünün artık...




İki ayrı zamanın, iki ayrı evrenin çakıştırıldığı Batman – Judge Dredd Files albümü 3 hikayeden oluşuyor : Judgement In Gotham, The Ultimate Riddle ve Die Laughing...

İlk hikaye ve karşılaşma Gotham’da gerçekleşiyor. Mega-City One’dan boyutlararası geçişi sağlayan bir aletle Gotham’da beliren Judge Death’in, ayağının tozuyla giriştiği katliamla başlayan hikaye her iki evrenden de karakterlerin katılımıyla zenginleşiyor. Bu hikayede DC evreninin kötüsü Scarecrow (Korkuluk)... Korkuluk nispeten tanıdığım bir karakter ancak Judge Death yepyeni bir deneyim...

Judge Death, kendine göre bir adalet anlayışı olan taklit bir Judge ve aslında ölü. Suçların canlılar tarafından işlenmesinden hareketle tüm canlıların potansiyel suçlu olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini, cezalarının da ölüm olduğunu söyleyerek (Ssssentence isss death!) etrafta dolaşıyor ve karşısına çıkan insanları oldukça vahşi (en favori yöntemi beyine pençelerini geçirmek) yöntemlerle katlediyor...

İkinci hikaye ise tarafsız sahada geçiyor. Batman, Judge Dredd ve evrenin çeşitli köşelerinden 6 yenilmez savaşçı kendi dünyalarından alınıp bu mekana hapsediliyor. Kurtulmaları için tek bir şansları var : ölümcül bir av - avcı oyununa dahil olmak ve birbirlerini yoketmek...

Önce Gotham, sonrasında tarafsız saha... Tahmin edeceğiniz gibi üçüncü hikaye ise Mega-City One’da geçiyor. Bu hikayede ise bu sefer Joker, Dredd evrenine geçiyor ve burada Judge Death’i kurtardıktan sonra birlikte tam anlamıyla bir katliama başlıyorlar...

Son olarak gayet öznel puanlamam : Hikayeler 6,5/10... Çizimler 8/10... Şiddet 11/10...




Not : Bu yazı ilk olarak http://www.altinmadalyon.com/ sitesinde tarafımca kaleme alınmıştır.


Yorumlar

  1. Yargıç tam bir antihero. Çizgiromanını bilmediğimden (Free Comic Book day'de AD 2000 içerisinde 3-5 sayfa göz atmışlığım var, dili ağır gibiydi) Stallone çevriminin felaket ve hayalkırıklığı olup olmadığını bilemiyorum ama Stallone sırf çene olarak bile yakışmıştı. Karl Urban kaskı çıkarmasa da çene güdük kalmış bence. İlk film Max Von Sydow, sonra İlhan Şeşen'e benzer adamın reisliğini yaptığı yamyam aile vs post-apokaliptik seven bünyemi ihya etmiştir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman