Fatih Conan


'Fatih Conan', Robert E. Howard’ın, ölümünden kısa bir süre önce yazdığı, tek uzun Conan romanı. Pekçoklarına göre R.E.Howard yazınının zirvesi, bana kalırsa da kısa Conan hikayelerinin yanında bir miktar sönük. Ama bir miktar.. Kısa hikayelerinin ateşi, heyecanı ve sürükleyiciliği bu uzun metrajda ara ara yitiriliyor nedense. Benimkisi daha iyisini tattıktan sonra iyiye yapılan burun kıvırma. Bunu da itiraf etmek lazım..

'Fatih Conan’da Akilonya tahtına oturmuş, kırklarını geçmiş bir Conan çıkıyor okurun karşısına. Dışarlıklı ve tepeden inme bir kral olarak da taşıdığı asil kandan dolayı o tahtta hak sahipliği iddia eden düşmanları var illaki. Conan’ın tahtını elinden aldığı Numedides’in akrabası Valerius da bunlardan biri. Valerius, bu taht uğruna ezeli düşman Nemedyalı işbirlikçileriyle, boyundan büyük işlere kalkışarak Hiborya çağının çok öncesinde binlerce yıl hükmetmiş çok güçlü bir büyücüyü, Xaltotun’u hayata döndürüyor.

Xaltotun’un büyüleriyle tahtını kaybeden ve halkı tarafından öldü sanılan Conan, esir tutulduğu zindanlardan, daha sonra kraliçesi olacak cariye Zenobia'nın yardımıyla kurtuluyor. Sonrasında da Xaltotun’u yok etmek üzere ‘Ahriman’ın Kalbi’nin peşinde bir arayış başlıyor.

--

Kitaptan Conan’ın kişiliğine dair yaptığım kısa alıntılar..

‘Bu gece Albiona’yı kurtarmak için Tarantia’ya gideceğim,’ diye yanıtladı kral. ‘Anlaşılan diğer bütün sadık kullarımı yüz üstü bıraktım – onun kafasını keseceklerse benimkini de kesebilirler.’
‘Çılgınlık bu!’ diye haykırdı Servius. Ayağa fırlarken boğazını, sanki orada bir ilmik hissetmişçesine tutmuştu.
‘Kule’nin bazı sırlarını çok az kişi bilir,’ dedi Conan. ‘Her neyse, Albiona’yı bana olan sadakati yüzünden ölüme terk etmem köpeklik olur. Tahtsız bir kral olabilirim, ama onursuz bir adam değilim.’


--

Zulme uğrayan Asura müritleri tapınaklarını ustaca gizleme ve ayinlerini gizlilik içinde yapma yoluna gitmişlerdi. Bu gizlilik ise haklarında duyulan şüpheyi artırmış ve anlatılan öyküleri iyice korkunçlaştırmıştı.
Ama Conan bir barbarın açıkgörüşlülüğüne sahipti. Asura müritlerine sadece söylentilere ve kanıtlanamayan suçlamalara dayanarak zulmetmeyi ya da halkın zulmetmesine izin vermeyi reddetmişti. ‘Eğer gerçekten kara büyücüyseler,’ demişti, ‘onlara eziyet etmenize izin verirler mi? Değillerse, zaten zararsızdırlar. Crom’un iblisleri adına! Bırakın insanlar istedikleri tanrılara tapsın.’


--

Sıradaki alıntı ise hoşuma giden bir paragraf ama bu sefer Conan’dan değil Valerius’tan.. Hatta intihar ederek hayatına noktayı koyduğuna göre düpedüz R.E.Howard’ın yaşama dair algısı da diyebiliriz..

Sarışın adam, Valerius, yüksek bir kahkaha attı.
‘Hayattan kötü cehennem olur mu? Biz zaten doğduğumuz anda lanetlenmişiz. Hem sefil ruhunu bir taht uğruna satmayacak insan var mıdır?’


--

Ve yine 'Conan Yıllıkları 1: Fil Kulesi’ kitabında da dikkatimi çeken bir husus; Hiborya Çağı’nın çok sonrasının bilimkurgu kavramlarından ‘otomat’ın geçtiği cümle..

Conan duyduklarını işitiyor ama anlayamıyordu. İşiten ve gören, ama anlayamayan beyinsiz bir otomat gibiydi.


Her Conanperverin bir noktada okuyacağına, okuması gerektiğine inandığım bir kitap 'Fatih Conan'. Gayet beğendim, notum 8.9/10..




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...