Savage Dragon İzlenimleri / 4. Kısım



Henüz Savage Dragon ortalarda yokken ve Dragon hikayelerinin diğer karakterleri (Super Patriot hariç) hala kısa pantolonlarla dolaşıyorken Super-Tough ve yancısı Young-Tough vardı...

Hikayeleri ise çok kısaca şöyle:

İkili, büyük düşman Darklord ile yaptıkları son savaşta Nega-Bomb’un patlamasıyla ayrılır. Patlamanın etkisiyle Darklord ve Super-Tough yokolur, Young-Tough ise yüzünü neredeyse kaplayan bir yara iziyle kurtulur. Kurtulur kurtulmasına ama bu deneyim, hayatının geri kalanında yaşadığı yalnızlık ve belki de en önemlisi koçsuzluk onu Mace’e, acımasız bir caniye dönüştürür...

Peki Super-Tough gerçekten ölmüş müdür? Tabi ki hayır! Biliyoruz ki ‘comics’te ölüm geri dönülebilen bir yolculuktur ve her süper kahramanın yaşaması gereken bir deneyimdir J Lakin Super-Tough’ın durumu biraz daha farklıdır, o zaten hiç ölmemiştir. Savage Dragon fasiküllerinden öğreniriz ki patlama esnasında Darklord’un zamanda yarattığı geçici yarık onları paralel bir zamana ve evrene taşır. Bu paralel evrende ise Young-Tough ölmüş, Super-Tough ve Damien Darklord ise hayattadır... Damien kısa sürede bu alternatif dünyaya hükmetmeye başlar. Super-Tough ise kendi çapında (ve beyhude bir şekilde) ona engel olmaya çalışmaktadır. Nega-Bomb'un patlamasından on yıllar sonra Darklord'un hüküm sürdüğü paralel evrene geçiş yapan bu evrenin kahramanlarının yardımıyla Damien'i yenen Super-Tough için artık eve dönme zamanı gelmiştir...

Ve Super-Tough’ın eve dönüşü işte bu paneli ortaya çıkarır!

Super-Tough ve Young-Toughın buluşma anı

Düşündürücü olan, bu öpüşme sahnesini gören yandaki polisin ‘Pis sosis yalayıcıları’ ile başlayan aşağılamalarının yeraldığı takip eden paneller...

Bu topraklar ya da dünyanın öbür ucu farketmiyor, tepkiler örtüşüyor. Homofobik bir toplum değil aslında homofobik bir dünyayız galiba...

Ne mutlu ki bu panelle birlikte çizgiromanı küçümseyen, ona kulp takma gayreti içerisinde olan, bir de kendilerinden daha akıllı birilerine ait bir teze dört elle sarılıp yaptıkları papağanlıkla zeki göründüklerini sanan zavallıların Batman ve Robin’e atfettikleri 'gay' yakıştırmalarının da bir karşılığı var artık... Kahraman ve yancısı arasındaki ilişkide ima yok, gerçeği var bundan böyle...

Lakin şu kesin ki Erik Larsen çok cesur bir hikayeci...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...