Kayıtlar

Kasım, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Buscema'nın 'Eskizler'i..

Resim
Bir John Buscema kitabı için bunu söyleyebileceğimi düşünmezdim ama maalesef ‘Eskizler’i beğenmedim. İçerdiği 'bana kalırsa' sınırlı sayıda çizim, doyurucu olmaktan uzak-kötü bir röportajı süslemek için kullanılmış. Sorgulayan kişi zorlamıyor bile Buscema'yı, al gülüm, ver gülüm tarzı ilerliyor muhabbet. Sayfalar ilerledikçe anlıyoruz ki üstad zaten bir miktar kasıntı, en azından röportaj özelinde çizdiği profil bu.. Misal hiçbir çinicisini beğenmiyor (hatta Stan Lee, üstadın bu konuda kulağını bile çekiyor), bir seriyi bıraktıktan sonra devamını kim hazırlamış bakmıyor adeta yok sayıyor falan. Üstad Conan'ın yedi hafta gazete bantlarını çizmiş, sonra bu boyutu beğenmediği için bırakmış. Devamını kimin çizdiğini bilmiyorum diyor. Kim çizmiş derseniz, Conan okurlarının gönlünde tıpkı John Buscema gibi ayrı bir yere sahip Ernie Chan'ın kaleminden çıkmış devamı. Bana kalırsa üstad gayet biliyor da egosu gereği o ismi telaffuz edemiyor..  Soruları soran kişi ben o

Altın Madalyon Dergi #7...

Resim
Nemo'nun üşenmeyip de yollara düştüğü, gittiği o yaban ellerde sevgili Mister No'muzun izini sürdüğü Manaus... Dean'in katıksız bir Marvel fanboy olarak :) Marvel Cinematic Universe'e yeni bir güzellemesi... Rumar ve yaza yaza, anlata anlata Türkçe basılmasını sağladığı Hal Jordan, Parallax, Green Lantern... vs... vs... Dergideki karalamalarım :) Benim de gayet acemice karalamalarımla ilk defa yer aldığım e-dergi Altın Madalyon'un yedinci sayısına buradan erişebilirsiniz... Sekizinci sayıda ise bomba gibi bir dosyayla geliyorum: Straczynski, Gwen Stacy ve elbette Sins Past... Vurun Kahpeye... Ya da Geçmişin Günahları... Yakında...

Cesur Yeni Dünya üzerine saçmalamalar..

Resim
Aldous Huxley’in ‘magnum opus’u olan Cesur Yeni Dünya, George Orwell’in 1984 romanındaki gibi ‘faşizan!’ bir yönetim altındaki dünyanın neye benzeyeceğinin bir başka portresini sunuyor okura. Ancak 1984’deki distopik kurgunun, farkındalığı olan, bilinçli ama eli kolu bağlı, sıkı takip altında, en ufak hatasında okka altına giden insanlarından ve düzeninden farklı bir ortam buradaki. Güçlü, düzene başkaldırıya toleransı olmayan, ama yöntemleri itibariyle daha yumuşak faşizan bir ortam söz konusu olan. Toplum geneline hakim olan, koşullandırılmış da olsa, bir mutluluk var. İnsanlar üretiyor, hızlıca tüketiyor ve kendi şartlandırılmış değer yargılarına göre mesut bir şekilde yaşıyorlar. Binyılların toplumsal yapısı, kutsalları alaşağı edilmiş, sıkı sıkıya sarılan bugünün değerlerinin hep içi boşaltılmış ya da evrilmiş. Mesela tek bir kadına ya da erkeğe bağlılık garip karşılanıyor, anne ya da baba ağza alınamayacak bir küfür olarak değerlendiriliyor bu geleceğin insanları tarafından.. C

Dallas 22/11/63

Resim
Marty McFly: That's right, Doc. November 12, 1955. Doc: Unbelievable, that old Biff could have chosen that particular date. It could mean that that point in time inherently contains some sort of cosmic significance. Almost as if it were the temporal junction point for the entire space-time continuum. On the other hand, it could just be an amazing coincidence. * * naçizane çevirim: İhtiyar Biff’in özellikle o tarihi seçmesi inanılmaz. Zamandaki o noktanın sanki kozmik bir önemi var, adeta uzay – zaman sürekliliğinin vazgeçilemez bir kesişim noktası. Tabii tüm bunların şaşırtıcı bir tesadüf olması da olası.. Hatırlarsanız ‘Geleceğe Dönüş’ üçlemesinde Marty, 12 Kasım 1955 tarihli okul balosundan farklı amaçlarla iki defa geçiş yapar. Kötü olarak da niteleyebileceğimiz bir dizi tesadüf sonucu döndüğü geçmişte, yine şanssız tesadüflerin kelebek etkisinin sonuçları varoluşunu tehdit eder hale dönüşünce bu ilk seferdeki maksat, gerçekleşmesi gerektiği üzere annesiyle babası