Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

1602 - Fantastick Four

Resim
Mevzu çizgiroman ise, Neil Gaiman ismini telaffuz ettiğimde, çizgiroman okurundan (ve hatta aslında çizgiroman okumayan ama hasbelkader belki de sırf bir meşhurun ismine hürmeten okumuş takipçisinden) karşılık olarak ‘Sandman’i duyacağımı düşünürüm hep. Evet okur için ‘Sandman’ zorlu ve zorlu olduğu kadar da keyifli bir maceradır ama ben Gaiman’ı tanımlamak için bu en bilinirinden farklı bir eserini tercih ederim her daim: 1602... Henüz bu albümü okumamış olanlar için en kısasından ve okuma keyfine zararsızından söyleyebileceğim, 1602 Gaiman’ın iyisiyle kötüsüyle başat Marvel karakterlerini 1602 yılına (ve öncesine) oturttuğu, bugünün Marvel evreni kahramanlarının ortaya çıkış koşullarını 16. yüzyıla uyarladığı güzel bir hikaye... Kabul etmek lazım ki aşina olduğum kahramanların, bambaşka bir kurguyla, alternatif bir gerçeklikte ve farklı bir çağda, o günün koşullarına göre okumanın garip bir çekiciliği, cezbediciliği var. 1602, artık kabak tadı veren Crisis’lar, Flashpoint’

Edepsizsin Sen Hydro-man...

Resim
Bilka Örümcek Adam dönemine yetişenler, Hydro-man – Sandman - Sadie Frickett arasındaki çarpık aşk üçgenini hemen hatırlayacaktır. Öykünün King Kong türevi sonunu da... İşte bu da hikayenin henüz başlarından bir panel... Belli ki çevirmenin yoğun fantezili, sanki biraz da kafası dumanlı bir anına denk gelen, sucuklu – sucuğun tadına bakmalı, bolca cinsel göndermeli, tuhaf bir çeviri  :) Not: Görsel Bilka Örümcek Adam #7’den alınmıştır. Orijinal panel ise çevirinin çarpıklığını belgeleme amacını taşımaktadır  :)

Süpermaniyum...

Resim
Uzak bir galakside patlayan bir kırmızı yıldızın dünyaya ulaşan kırmızı radyasyonu Süpermen’in güçlerini yitirmesine neden olurken dev android Amazo’yu da yeniden harekete geçirmiştir... Adalet Birliği üyelerinin güçlerini klonlayan Amazo’nun karşısında güçleri gidip gelen Süpermen zor durumdadır. Adalet Birliği ise uzay istasyonunda tutsak halde bu mücadeleyi izlemektedir... Süpermen son çare olarak ‘Süpermobil’i devreye sokar. Bu araç içerisinde Süpermen, o şahsına özgü süperlikleri teknoloji destekli olarak sergileyebilmektedir... İşte tam bu esnada Betmen'in ağzından ‘periyodik tablo’ya yeni bir element eklendiğini öğreniriz: Süpermaniyum :) Tamam güldük, dalgamızı geçtik de peki şimdi sormazlar mı adama Nasreddin Hoca’vari: ‘Adamantium’a inanıyorsun da ‘Süpermaniyum’a niye inanmıyorsun?

Tesla Silahı

Resim
Devrim Kunter tanışma şansı bulduğum çizgiromancılardan biri. Beyefendiliğiyle, tevazusuyla kendisinden hoşlanmamak mümkün değil. İşini hakkıyla yapmaya çalışan ve takipçilerine gösterdiği saygıyla gönüllerde taht kuran bir çizer, egosuz, adeta kendini gerçekleştirme safhasına geçmiş bir adam. Yıldıray Çınar gibi.. Ve ne zaman yeni bir Seyfettin Efendi albümü okusam, hep içimi aynı kuşku kemiriyor. ‘Acaba,‘ diyorum, ‘sırf bu çizere duyduğum saygıdan, seriye bir miktar iltimas mı geçiyorum?’ Bir – iki itirazım, eleştiri noktam olsa da beğeniyorum bu süregiden hikayeyi. ‘Olağanüstü Maceralar’ın ilkini elime aldığımdan beri yargılarım, beğenim ve düşüncelerim değişmedi. Aransa illaki bulunur eleştirilecek birşeyler ama içimden ayrıntılara gömülmek, eleştirmek üzere okumak gelmiyor, keyif almak için elime alıyorum Seyfettin Efendi albümlerini. Bazen çözümlemeleri aceleye gelse de sunduğu, sürükleyici bulduğum, derin bir anlatı. Devrim Kunter çizim masasına geçip acaba ne çizsem diyen çiz