Altın Fırçalı Adam


Son günlerde çizgiroman kültürü adına güzel şeyler oluyor! 


Misal geçtiğimiz haftasonu... Öyle şahaneydi ki; önce Cumartesi günü Bant Mag. Havuz'da aslında hiç de boş olmayan 'Örümcek Adam Boş Kapak' sergisi, sonra Pazar günü Kadıköy Karikatür Evi’nde 'Altın Fırçalı Adam' belgeseli... O haftasonu şunu farkediyordum: Çizgiromanevi ziyaretlerinden ve çoğu yayıncı da olan dükkan sahiplerinin yayın planlarını sorgulamaktan ibaret, gitgide yavanlaşan, tatsızlaşan bir kültür böyle etkinliklerle renkleniyor...
Altın Fırçalı Adam Aslan Şükür ve Efsanevi Çevirmen Ay Barka - Kadıköy Karikatür Evi
Yalan yok, aslında bu belgeselden öyle aman aman yüksek bir beklentim de yoktu. Her ne kadar Aslan Şükür gibi bir efsaneyi odağına koysa da bu gösterimde bulunmamdaki asıl motivasyonum sanıyorum, çizgiroman camiasından bildiğim, sevdiğim kişilerin ortaya koydukları bir yapıta ve emeklerine saygımı göstermekti, orada bulunarak destek olmaktı, yalnız bırakmamaktı, yaptıklarının farkında olduğumuzu bilmelerini istememdi. Ancak bu kez fena yanılmıştım! Ortalama bir seyir zevki beklerken harika kotarılmış bir belgeselle karşılaşıyordum. Yönetmenliğini Fatih Yürür'ün, yapımcılığını Hakan Tunga Kalkan'ın yaptığı belgesel, Karikatür Evi’nin izleyiciyi içine daha da çekebilecek büyük bir perde ya da etkileyici bir ses düzeneği yoksunluklarına rağmen gerek senaryosu, gerek kurgunun yerinde geçişleri, gerekse belgeselin jönünün rahat tavırları ve tatlı tatlı anlatışıyla tadı damakta kalan, anekdotlarla dopdolu, belgeselin yaratıcılarına ‘Dahası yok mu?’ diye sordurtan bir şölene dönüşüyordu...

Gelelim bu belgeselden aklımda her daim kalacaklara...

Evvela, Aslan Şükür gayet samimi bir şekilde, çok güzel paralar kazandığını söylemekten gocunmuyor. Öğreniyoruz ki o zamanlar sanatçımızın kalitesinde bir illüstratörün kapağına yarım işçi maaşı bedel biçiliyor. Aslan Şükür ile kıyaslamak değil niyetim ama benzer işler yapan dostlarımızın çizimlerinin bugünkü değerlemelerini düşününce bu sanatçının çizgisinin, bileğinin, emeğinin, gerektiği gibi karşılığını almış olduğunu duymak mutlu ediyor insanı...

Bir diğeri ise doğru bildiğim yanlışlara dair. Bugüne kadar benim için ‘Ferri’den esinlenilmiş Aslan Şükür illüstrasyonları' olagelmiş bazı kapaklar, Aslan Şükür’ün ‘Ferri’nin de kendi kapaklarından alıntıladığını’ söylemesiyle bir anda boyut değiştiriyor. Artık daha da olumlu bakmaya başlıyorum sanatçıya...

En sonuncusu da, ki bence en keyifli olanı, sanatçının çizgiroman kapağından iç sayfalara, panellere geçmekle ilgili yorumu. Bende beklenmedik, kocaman bir tebessüm yaratıyor sanatçının bu sözleri...

Ve bir de Aslan Şükür’ün orijinal bir çizimini bugüne kadar edinmeyişimin pişmanlığı var ki bu belgeselin gösteriminden sonra daha da yürekten hissediliyor...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...