Afro-Amerikan Bir Peter Parker

Yepyeni Ultimate Spider-man

Osborn Industries laboratuvarının denek örümceklerinden birisinin (tam olarak 42 numaralısının) ısırığıyla örümceğin orantılı güçlerine ve hızına sahip olan Miles Morales...

Bir ödül değil de bir lanet olarak değerlendirdiği bu güçleri reddeden, dışarıda hali hazırda hoplayıp zıplayan, dayak yiyen ve bu durumundan keyif alıyor görünen bir Örümcek Adam varken onun yerine talip olmadığını, o maskenin ardındaki adam olmadığını söyleyen bir delikanlı...

Kurtuluşu 42 numaralı örümceğin ısırışında değil de Brooklyn Visions akademisinin kurasında kendisine denk gelen 42 numaralı topta gören bir erken olgun...

Ve bu büyük mesuliyeti reddettiği için Peter Parker’ın ölümünden kendini sorumlu tutan ve böylelikle suçla savaşa itilen bir acemi kahraman...

Peter Parker'in ölümü...

Niyetim, görüntüsüyle Afro-Amerikan, ismiyle Hispanik tınılı, Ultimate evreninin yeni Örümcek Adam’ı hakkında birşeyler karalamaktı... Lakin tıkandım! Böylesine kökten bir değişiklik gerçekleşiyor ve ben bahsedilmeye değer birşeyler bulamıyorum...

Bu hikayede yeni bir soluk, karaktere farklı bir bakış açısı, yenilikçi bir yaklaşım yok maalesef. Herşey tanıdık, bilindik. Bendis’in yaptığı sadece ve sadece Stan Lee’nin Ağustos 1962’deki ilk Spiderman öyküsünü almak, sonra bu öyküde Peter Parker’ın yerine Miles Morales’i, Ben Amca’nın ölümü yerine de Peter Parker’ın ölümünü koymak olmuş. Gwen’in dudaklarından dökülen ‘Büyük güç büyük sorumluluk getirir.’ mottosu dahi tıpkı Peter Parker’ın olduğu gibi, Miles Morales’in zoraki ve gönülsüz kahramanlık itkilerinden birine dönüştürülmüş...

Büyük güç büyük sorumluluk getirir...

Yıllardır Avengers evrenini (ve hatta Marvel evrenini) sil baştan inşa eden ve Avengers’ı Marvel’in en önemli markası haline getiren, şimdi de aynı etkiyi X-Men evreninde yaratması beklenen Brian Michael Bendis gibi bir isme bu aşırı Stan Lee öykünmesi yakışmamış.. Görünmez olabilme ve Miles’ın kankası Genko’nun yakıştırmasıyla venom darbesi gibi orijinalinde olmayan birkaç güç katkısıyla sınırlı tuttuğu kısıtlı yaratıcılığıyla Bendis, böyle bir sembol çizgiromanın bu yeni dönemeci için zayıf kalmış...

Her ne kadar Bendis’in maratoncu olduğunu, koyduğu tuğlaların binanın bütününü görünce fark edildiğini ve takdir edildiğini düşünsem de çarpıcı bir girizgahtan mahrum bıraktığı bu yeni Spiderman’i ben de yol yakınken bırakıyorum. Yalnızca, Ultimate evreninin ilk çıkış noktasında ‘bunun yepyeni bir evren olduğu, temel Marvel evreni olan 616 ya da diğer herhangi bir paralel evrenle yolların çakışmayacağı’ şeklindeki Marvel taahhüdünü yalan eden Spider-Men var okuma listemde...

Sadece ismi, etnik kökeni ve sosyal çevresi farklı bir Peter Parker türevini okumaktansa Peter Parker bedenli – Otto Octavius bilinçli alışagelMEdiğimiz bir Superior Spiderman’in öyküleri – bana göre – çok daha cazip...

Bu arada siyahi bir Örümcek Adam fikri Bendis ve Quesada’nın baş editörlük koltuğuna oturan Axel Alonso tarafından ortaya atılırken temelinde Obama yalakalığı varmış...

Quesada ve Alonso: İlki Mephisto marifetiyle Örümcek Adam sürekliliğini ortadan kaldırıp, ortaya konan yeni durumla okurların bu kahramandan soğumasına neden oldu. Diğeri de görünen o ki aynı şeyi Ultimate versiyonuna yapmış. Örümcek Adam’la böylesine oynayanların sonu iyi olmuyor, benden uyarması!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...