Yeşil Dev’in Dönüşü

Hulk Arkabahçe

Büyük bir dayatmayla karşı karşıya hissediyorum kendimi. Bir yandan coşmuş bir çizgiroman piyasasının önüme serdiği yeni kitaplar, diğer yanda forumdaki dostların üzerimde yarattığı itki beni elime sürekli yeni albümleri almaya zorluyor...


Daha doğrusu zorluyordu...

Yayınları çıkar çıkmaz alan az sayıdaki çizgiroman okuruna yapılması gereken güzelliklerin ya da gerçek çizgiroman okuruna sunulması gereken olanakların fuarlarda, depo boşaltmalarında vs. çizgiromanla hasbelkader alakalı ve alakasız insanlara verilmesine bozulduğum bir noktada ‘Yeter artık, banane piyasadan, banane yayıncıya destek olmaktan!’ diyerek rutin satınalmalarımı rölantiye aldım, yabancılara ve zamanında şans tanımadığım eski çok beğenilenlere yöneldim veee...

İnanır mısınız çizgiroman okumaktan yeniden keyif almaya başladım!

Zamanında almadığım Sin City müthiş bir lezzet bıraktı ağzımda. Üzerine, beklemekten yorulduğum bir noktada gidip orijinalini satın aldığım Old Man Logan harika bir tatlı gibi geldi. ‘Çizgiroman ne güzel şeymiş be arkadaş!’ demeye başladım yeniden...

Farkettim ki maceralarını beğenmesem dahi günceli takip edeyim diye almak zorunda olduğumu hissettiklerim ve bunun da ötesinde ucundan köşesinden bulaştığım - bulaşmak zorunda kaldığım piyasa aktörleri arasındaki sürtüşme bendeki çizgiroman okuma keyfini de baltalamaya başlamış. Lakin o eski tadı aldıktan sonra duramadım tabi ki...

Dün akşam da Arkabahçe’den çıkan 'Yeşil Dev’in Dönüşü' isimli Hulk albümüne elimi attım. Okumaya başlamamla hikayenin albenisine kapılmam, sonrasında da diğer 3 cildi (Kaynama Noktası – Güç Transferi – Felaket) bir solukta tamamlamam bir oldu...

Bir çocuğun ölümüyle suçlanan Banner hem kanundan hem de Hulk kanının peşindeki çok güçlü bir örgütten kaçıyor. Samson ve Abomination gibi eski dostlarla süslenmiş hikaye, o gizemli örgütle ve ölemeyenlerle coşmuş. Bruce Jones bol komplolu güzel bir hikaye kurgulamış. Çizimler John Romita Jr. ile başlıyor, sonra Lee Weeks, Stuart Immonen ve Mike Deodato ile sürüyor. Hele ilk ciltte konuşma balonu olmayan Romita Jr. çizimli hoş bir hikaye var ki hızlı gidiyor ama müthiş keyifli...

Banner'ın yoga gibi tekniklerle değişimi kontrol edebildiği bir dönem. Hulk da artık o eski akılsız yokedici değil, daha doğrusu hala durdurulamaz bir yıkım aracı ama Banner dehasında. Hatta bu değişim o kadar kontrol altında ki Banner bir sayfada aynen Peter Parker’ın Örümcek Adam’a dönüşmeden önce günlük kıyafetlerini ağ torbasına koyup bir apartmanın çatısına asması gibi ayakkabılarını, kemerini çıkarıp bir köşeye bırakıyor. Pantolonunu da Hulk’a uygun çok büyük bir bedenle değiştirip düşmesin diye bir eliyle pantolonunu tutarak olay mahalline yaklaşıyor...

Bir diğer panelde içerisinde yoga kitaplarını ve Hulk – Banner değişimleri yüzünden sürekli eksilen gardırobunu taşıdığı o kocaman çantayla dolaşan Banner’ı alışveriş yaparken görüyoruz mesela, çok büyük beden pantolonlardan arıyor. Bulunca da bunun mor renklisi yok mu diye soruyor :) Çok keyifli kareler bunlar...

Tek sorun yayınının bitirildiği 4. cildin sonunda hikayenin henüz sonlanmıyor oluşu. Bazı yanıtlar alınabilse de daha bir sürüsü açık kalıyor maalesef...

Gayet kişisel değerlendirmem: Hikayeler 8,5/10 hatta 9/10, çizimler ise 7,5/10...

Güzel kurguların, keyifli hikayelerin peşindeyim diyorsanız 2004 yılından bu Arkabahçe Hulk albümlerini bulun, okuyun derim... 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...