Yeniçeri mi yoksa bize biçilen yeni çehre mi!


1566...

Osmanlı İmparatorluğu...

Kanuni Süleymaniye Cami’nden bozma olarak çizilmiş sarayının penceresinden avludaki kanlı savaşı izlemektedir...

Ve korkmaktadır...

Çünkü savaş kendi askerleri ve iblisler arasındadır...

Kanuni veziri Merloch ile görüş alışverişinde bulunurken Merloch bir anda Merlin’e dönüşür ve geçmişine dair bir hikaye anlatmaya başlar. Asırlar önce Merlin Kral Arthur’un tahtını ele geçirmek isteyen cadıyı, Morgan Le Fay’i durdurmak için yarım kan kardeşi iblis Etrigan’ı cehennemden kurtarmış ve ondan yardım almıştır. O günden beri Etrigan sırf zevk için dönemin en güçlü imparatorluklarını yıkmakta, Merlin de Etrigan’ın peşinde ona engel olma çabası içerisindedir. Etrigan’ın şimdiki hedefi olan Osmanlı İmparatorluğu da düşmek üzeredir...

Lakin Merlin’in bir planı vardır: Excalibur'un Anadolu versiyonunu yaratmak... Bu amaçla ikili saraydan uzaklaşıp küçük bir köye gelir. Kanuni’nin kılıcı yere saplanır, tam Merlin kılıcı güçle büyüleyip mühürlemek üzereyken Etrigan’ın baskınına uğrarlar. Artık Merlin’in endişeleri katlanmıştır çünkü elindeki Ebediyet Kitabı’nın Etrigan tarafından ele geçirilmesi sonun başlangıcı olacaktır. Kanuni’nin önerisiyle sözkonusu kitap da kılıcın yanına eklenir ve mistik paket hazırlanır. Kılıç artık onu yerinden çıkaracak yiğidini beklemektedir, yanında bir de sihir kitabı bonusuyla...



1999...

İzmit Türkiye...

Deprem felaketinin tam ortasında, herşeyini ortaya koyarak hayat kurtarmaya çalışan bir kadın doktor... Bu kahraman kadın çökmek üzere olan bir binadan depremzedeleri çıkarmayı başarır ama yıkıntının altında kalır. Hayattadır...

Ve yıkıntılar karşısına zemine saplanmış bir kılıç ve eski Türkçe bir kitap çıkarır. Şöyle yazmaktadır kitapta:

‘Her kim ki bu kılıcı kumdan çıkarır, bu büyük imparatorluğa rehberlik edip muhteşem yarınlara götürür.’

Selma Tolon kılıcın kabzasını kavrar ve saplandığı yerden çıkarır. Böylece Yeniçeri doğar...



Doğmaz olaymış...

Türk deyince fes – şalvar – peçe – müslüman dörtgeniyle sınırlı algısından bir adım öteye gidemeyen Batılı özellikle de Amerikalı bir beyinden başka ne çıkabilirdi ki zaten! Bütün bu cehalet hemen kendini Yeniçeri isimli Türk kahramanın kostümünde belli ediyor, hikaye kurgusuyla birlikte de kendini kabul ettiriyor... Çok mu zor hikaye ettiğin bir ülkenin yaşamı, insanları, kültürü, coğrafyası hakkında bilgi toparlamak! Internet ne güne duruyor, google ne işe yarıyor, yabancı gezi siteleri beni benden daha iyi tanıyor!

Hikayenin bir sonraki safhasına TSK mensubu Kazım Anka dahil olur. Etrigan’ın akıl hocalığındaki General Kazım Anka her TSK generalinin gizli gündemi olan :) güzel ülkemin yönetimini ele geçirmek için ruhunu ve bedenini İblis’e açmıştır. İblis ise BOP’un gizli gündemini açık eder okura :

‘Sevgili General neden bu küçük ülkenin idarecisi olmak isteyesin ki... Bir imparatorluğa sultan olmak varken?’

Niye İblis sultanlık diyerek İslami demokrasi (artık nasıl oluyorsa) elbisesini bize uygun gören BOP’u hafif hafif pompalamaya başlıyor okurun bilinçaltına, niye Cumhuriyet zavallı, Osmanlı ise muhteşem gösterilmeye çalışılıyor!

Pekiyi ya bunları dile getirenin İblis olmasına ne demeli, tesadüf mü yoksa metafor mu aranmalı bu noktada!

Hayırdır CIA Marvel’dan sonra DC’ye de mi sızmış acaba!

Hikayeye dönersek, İblis’le güçlenen General Anka ülke yönetimini ele geçirmiş, oryantalist ateş cinlerinin estirdiği terör tüm ülkeyi sarmıştır. Böylece ülkemiz Adalet Birliği’nin gündemine girer. Generalin ordusunu Batman açıklar : ‘Müfrezesi hükümetin İsrail’le olan ilişkileri güçlendirmesine itiraz ettikleri için ordudan atıldı.’

Batman’in bu açıklamasını neresinden tutsanız elinizde kalıyor, ama ne yaparsınız ki tarihi yazmak galip gelenin, güçlü olanın hakkı!


Yeniçeri, Adalet Birliği'nin önünde :p

Batman, Wonder Woman, Aquaman, Green Lantern’ın desteğiyle Yeniçeri ‘Müslümanlığın yüzkarası’ generale kadar ulaşır, son hesaplaşma başlamak üzeredir. Daha en baştan İblis’in, bedenine ve ruhuna göz diktiği Yeniçeri ona kendisini sunar. Tereddütsüz atlar bu teklife İblis. Son noktada Yeniçeri secdeye varır ve İblis bu vücudu terkeder. Çünkü İblis daha zamanın başlangıcında Allah’ın önünde eğilmeyi reddetmiştir, şimdi mi bunu kabul edecektir. Çünkü o aslında şeytan değil, gurur sahibi bir melektir...

Albümü okurken Türk dedikleri bu kadın kahramanın ne kadar bizi yansıttığını sorguladım sürekli. Söylemi ve yaptıklarıyla Yeniçeri olsa olsa Müslüman bir kadın kahramandır. Ulusal falan değil, düpedüz ümmettendir...

Ama yalan yok, bu hikayede büyük kurtarıcı ağabey Amerika temasını şiddetle öne çıkaran öğeler bulamadım. Bu dediğime itiraz olabilir, arayan illaki bu durumun antitezini destekleyecek birşeyler bulacaktır albümde. Lakin o bulunanlar misal yakın tarihli Avengers filmindekiler gibi mutlak ve kuvvetli olmayacaktır...

Yeniçeri’yle ilgili tartışmalar henüz sıcakken Koray Özbudak şöyle yazmış albümün önsözünde :

'Yeniçeri'yi yayınlamımızın en büyük nedenlerinden biri de bu tarz tartışmalar. Belli periyotlarla gündeme gelen bu çizgiroman,çeşitli spekülasyonlara, hatta komplo teorilerine konu oldu. Arka Bahçe Yayıncılık olarak bu tartışmaların daha sağlıklı yapılmasını ve insanların kulaktan dolma bilgilerle değil, kaynak malzemeyi doğrudan okuyarak fikir edinmesini sağlamak amacıyla bu dergiyi yayınlamaya karar verdik. Tek kusuru konu edindiği ülkeyi çok iyi bilmemek olan naif ve iyi niyetli bir öykü mü, büyük bir komplonun art niyetle yazılmış bir parçası mı...'


Bu zeka fışkıran senaryoda Batman ve Batman ili esprisine yer verilmiş ama Of ilçesi unutulmuş. Senaristlere hatırlatalım, olur da New 52’de Yeniçeri’ye yer verilirse bu sefer de bunu kullansınlar...



Yorumlar

  1. yazı ve dikkat çekilenler son 10 senede ülkemiz ve çevre ülkelerdeki olan olaylar düşünüldüğünde hiçte safça "kurgular" gibi gözükmüyor..BOP ve sonraki genişletimiş ve kuzey afrikayı'da kapsayan haliyle ünlü proje hedefindeki 20 küsur ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi-ekonomik içerik olarak yeniden kurgulanmasını zorunlu kılıyordu ve kılıyor..ilk hedef ulusal hükümet ve yönetimlerin daha çokta ulusal reflekse sahip "orduların" pasifize edilmesi..işbirlikçi ordu ve hükümetler yapılandırılana kadar,bu ülkelerde "komplo teorileri" ile yaratılan kargaşalarla "bağımsızlıktan" yana güçlerin pasifize edilmesi..amerika ve müttefiklerinin her dediğiğine "eşbaşkan" olma iddiası taşıyacak kadar gözü kara güçlerin iktidarlara taşınması ve orda tutulması..sonrası "bat man" mi,yoksa "batman" mı sorusu kadar trajik..

    yunusmeyra

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bekliyorum burada ya da forumda başka bir yorum gelecek mi diye ama nafile...
      Kabullenmenin ve topyekün dönüşümün kanıtı değil mi bu suskunluk...
      Eline yüreğine sağlık sevgili yunusmeyra...

      Sil
  2. Bu kahramanın orijinal adının tam Türkçe karşılığı "yeniçeri" değil, "kapıcı"dır. Muhtemelen Osmanlı'daki "Kapıkulu" sınıfı bir savaşçı kasdedilmiş, ancak belki de daha sempatik olur düşüncesiyle, çevirmen ya da editör tarafından adı "yeniçeri" olarak değiştirilmiş olabilir.

    YanıtlaSil
  3. Kahramanın orijinal adı Janissary ve bu da bildiğim kadarıyla yeniçerinin karşılığı... Yanlış mı biliyorum hocam, beni aydınlatır mısınız?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman