'Kabus' Sonrası Kafama Takılanlar...


Zagor’un müthiş destanı ‘Kabus’ bitmesine bitti ama bütün taşlar yerine oturdu mu, hayır! Böylesine karmaşık bir hikayeden, dikkatli bir okumaya rağmen benim için yanıtsız kalanları sıralayayım :




Bu hikayenin zaman boyutuyla ilgili bir sıkıntı yok mudur?

Zagor bu hikayeyi Hellingen’in yarattığı paralel bir gerçeklikte yaşamışsa da Naatani Dağı’ndaki son büyük savaş Zagor’un aşina olduğumuz evreninde gerçekleşir. Naatani Dağı da bataklıktaki kulübeye uzak olduğuna göre hikayenin buraya kadarki bölümü farklı gerçeklik ve zaman algısında geçse bile bundan sonrası gerçek zamanlı olmalıdır...

Dolayısıyla Zagor’un dile gelen geyikle karşılaşmasıyla Kiki Manitu’nun yeşil çayırlarından geri dönmesine kadar geçen zaman farzedelim ki bir göz kırpması kadardı, en azından Naatani’den kulübeye kadar geçen sürede Zagor’un kayıp olması gerekir...

Pekiyi bu durumda Çiko’nun bir anda ortadan kaybolan sevgili dostu Zagor’u merak etmesi, onun için endişelenmesi gerekmez mi? Belki de ‘Manitasıyla beraberdir’ diyerek rahatsız etmekten çekinmiştir Çiko...

Oysa ki Zagor’un Çiko’yla karşılaşması bir kucaklaşmadan ibarettir, ölümüne tanık olduğu yakın dostunun hayatta olduğunu görmenin sıcaklığını taşır Zagor bakımından, Çiko açısından ise hiç darılmaca gücenmece yoktur. Hatta Zagor başından geçen bu ultra fantastik macerayı Çiko’ya aktardığında dostunun tepkileri gayet normal ve sıradandır! Oysa ben kendisinden elinde oklavayla eve geç gelen kocayı bekleyen kadın klişesinde olmasa da bir ‘nerelerdeydin hayırsız?’ sorgusu beklerdim...




Neden ölü olarak kaldılar?

Hikaye boyunca öldüğünü gördüğümüz Çiko, Baron La Plume ya da Tonka gibi onca karakter Hellingen’in yarattığı gerçekliğin karakterleriydi ve bizim bildiğimiz gerçeklikteki bu dostlar herşeyden habersiz gündelik rutinlerine devam ediyorlardı. Peki öyleyse yine bu yalan gerçeklikte hayatını kaybeden Makuaty ve Akoto neden Zagor’un aşina olduğumuz gerçekliğinde de ölü olarak kaldılar?

Hellingen Zagor’u gerçek evreninden yalan dünyasına taşırken yanında eşantiyon niyetine Akoto ve Makuaty’yi de mi getirmiştir?

Bildiğimiz evrene dahil olup da bu hikayeyi gerçekten yaşayan Zagor, Akoto, Makuaty, Hellingen ve Kiki Manitu olmak üzere sadece beş karakter mi vardır?





Çiko’nun ölümü...

Kiki Manitu şöyle diyor Zagor’a ‘Başka evren dedim, çünkü sayısız evren var ve hepsi de gerçek. Mesela bir evren var ki sen orada hiç yaşamadın... Bir diğerinde ise, az evvel kendini öldürdün...’

Peki ya Çiko’nun işkence direğindeki ölümü! Kiki Manitu’nun yukarıdaki sözlerinden hareketle acaba bu dehşet sonraki panellerde gösterildiği üzere Akoto’nun gördüğü bir rüyadan mı ibaret yoksa bahsedilen sayısız evrenlerden birinde gerçekten yaşanmış olabilir mi?



Neden Kiki Manitu?

Hellingen’in yaşamı Akronluların ışınlama kabininde sona ermesiyle kendisini bulduğu sonsuz boşlukta karşılaştığı (ya da onu karşılayan) uzay gemisinde karşısına neden Tanrı olarak Kiki Manitu çıkar! Kendisi pagan bir kızılderili değildir bildiğim kadarıyla...

Haydi diyelim ki Zagor yıllardır kızılderililerle yaşaya yaşaya onların kültüründen yoğun şekilde etkilenmiş, Kiki Manitu’nun varlığına inanmış ve öldüğünde Kiki Manitu ona da görünmüş olsun, Hellingen’in bu inanç çerçeveli ambiyanstaki konumuyla ilgili garip bir durum değil midir Kiki – Hellingen buluşması?



Kiki Manitu’nun çifte standardı...

Tanrı fügürü olarak Kiki Manitu öte tarafta Hellingen’e gösterdiği sabrı ve tatlı yol göstericiliği neden iyi ve örnek insan Zagor’dan esirger? Zagor kendisine Hellingen’den farklı ne demiştir ya da ne saygısızlık yapmıştır da Zagor’un ne düzenbazlığı ne sözde ilahlığı kalır, aşağılanır, dahası hırpalanır? Bu bir çelişki değil midir?

Yaşarken enayi – salak damgası yiyen iyi niyetli, doğru insanlar öbür tarafta da mı aşağılanacak, iblisler ise el üstünde tutulacak, gözde olacaktır?




‘Geleceğin Kitabı’na ne oldu?

Makuaty’nin dile getirdiği ve herşeyin yazılı ve değiştirilemez olduğu ‘Geleceğin Kitabı’ çizgiroman için oldukça kullanışlı bir malzeme... Metafor olduğunu düşündüğüm bu kitap bir daha Zagor hikayelerinde karşımıza çıkacak mı acaba?



Peki ya gerçeklik...

Şu asıl gerçeklik nedir şüphesi yok mu! Acaba bir gün misal Burattini çıkar da ‘Kabus’u referans göstererek ‘Aslında o hikayeden sonra yaşananların hiçbirisi gerçekten olmadı. Zagor’un hikayesi başına dayadığı silahın tetiğini çektiği an bitmişti!’ der mi?

‘Böyle saçma birşey olur mu!’ demeyin sakın. Bunu ‘Yepyeni bir Gün’ ile Peter Parker’a yaptılar, adamın onyıllarını yok sayıp alternatif bir geçmiş verdiler sevgili ağkafaya!!!





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman