İçinden Çizgiroman Geçen Roman: Kraken
China Miéville’i kurgu oluşturmada, dünya yaratmada apayrı bir yere konumlandırmak gerekiyor. ‘Şehir ve Şehir’de yaptığı içiçe ama apayrı iki (ve hatta bir noktaya kadar şüpheli bir şekilde üç) şehir kurgusundaki dehaya biraz daha alt seviyede Kraken romanında da rastlamak mümkün. Mekan bu sefer Londra. Görünen şehir ile birlikte Miéville’in sunduğu mistik, absürd ve tekinsiz bir Londra daha var.
Bu Londra’da..
.. ruhu bir dövmeye emdirilmiş ve hayatını adamın tekinin sırtındaki yüz çizimi olarak sürdüren bir gangster var..
.. greve giden yardımcı ruhlar ve bunların örgütleyicisi olan binyılların isyancısı ve direnişçisi bir sendika lideri ruh var..
.. insanları katlayıp kitap haline getiren, origaminin bir üst mertebesine geçmiş ustalar var..
.. testereyle betonu kesip ulaştıkları şehrin bağırsaklarından geleceği okuyan kahinler var..
.. tuhaf tanrılar ve bunların daha da tuhaf müritleri var..
Sadece bunlardan ibaret değil, dahası da var.. Bir de Londralıların tüm bu olağanüstülüğe şaşırtıcı hızda adapte olma yetisi var..
Benzer bir Londra’da, Craven Road, No:7’de ikamet eden ve her türlü belayı üzerine çekmekle meşhur ‘İmkansızlıklar Detektifi’ bir tanıdığımız olduğu için Miéville Londrası, biz fumetto da sever çizgiroman okurlarına ne öyle özgün, ne öyle çarpıcı, ne de öyle sıradışı gelecektir. Ancak Dylan Dog ismi sizin için bir şey ifade etmiyorsa bu fantastik Londra atmosferindeki Miéville dehasına kapılmamanız için herhangi bir sebep göremiyorum.
Kısa kısa bölümlerden oluşan kitap dikkatli bir okuma gerektiriyor. Hikayeye dahil olan bir hayli fazla karakterin arasında kaybolmak an meselesi. Bu iki olgu birarada iken yani beşer – altışar sayfalık bölümlerle anlatı karakterden karaktere atlarken defalarca geri dönüşler yaşadım. Bu kitapta yazarın anlatmak istedikleriyle yazıya döktüğü arasındaki koşutluğun ara ara kaybolduğunu düşünüyorum. Bu haliyle bile oldukça uzun bir kitap ancak daha ayrıntılandırılması, uzaması gereken kısımlar var. Ortada emareleri görünen ve beklenen mistik bir kıyamet var. Okur karakterlerle birlikte bu kıyameti kimin başlattığının peşinde oradan oraya savruluyor. O mu, hayır değilmiş! Bu mu, bu da değilmiş! Peki ya şu, yok yok! Pekiyi onun, bunun, şunun amacı, niyeti, nedeni tatmin edici bir şekilde açıklanmış mı? Hayır! Kahramanlarımız apar topar sonuca ulaşmış, kıyamet engellenmiş, pekiyi bu okur gerçekten bu kargaşayı anlamış mı, çözümleyebilmiş mi? Maalesef buna da yanıtım hayır! Belki de hata absürd bir hikayede mantık aramakta..
Kraken için notum vasat, 6/10. Miéville, Kraken ile bir ‘Amerikan Tanrıları’ ortaya çıkarmaya çalışmış ama becerememiş.. Komik olmayı denemiş, onu da becerememiş..
Lakin, her China Miéville okumamda anlatının yetersiz, eksik bırakıldığı duygusuna kapılmama rağmen bu adamın yazınının tuhaf da bir cazibesi var, farklı, yetenekli..
Bir nevi müptelalık durumu benimkisi. Neden mi? Perdido Sokağı İstasyonu romanını sıraya aldım bile..
Gelelim Kraken’ın çizgiromanla kesiştiği pasajlara..
.. Dane, Billy’yi gölgelerden yürütüyordu. Billy, görülmesinin, görülmelerinin çok zor olduğunu hissediyordu. Dar bir sokakta, bir tuğladan destek alarak şaşırtıcı bir çeviklikle kendini yukarı çeken Dane, harap bir binaya girdi. Örümcek Adam’ın biraz daha şişmanıydı..
.. Dibe doğru batarken, birden durdu. Görünmeyen bir şey onu durdurmuştu. Sanki karanlık sularda görünmeyen camdan duvarlar vardı. Tabut gibi birşeyin içindeydi, pek güvende hissetmiyordu, ama güçlüydü.
Sonra bir çizgi film kahramanı gördü. Dans eden şişeler. Eczacı uyurken, onlar etrafında dans ederlerdi. Bir an için, çizgi film kahramanı Tintin oldu. Sonra elinde tirbuşonuyla Kaptan Haddock geldi. Çünkü Billy bir şişeydi. Ama hiçbir şey onu açamadı..
Yorumlar
Yorum Gönder