JLA: Earth 2

Frank Quitely'nin şahane JLA: Earth 2 kapağı

Earth 2, DC’nin sonsuz paralel evrenlerinden (multiverse) antimadde evrenindeki zıt dünya yansımasının tek iyi kahramanı Alexander Luthor’ın madde ve antimadde evrenleri arasındaki sınırı aşıp tanıdığımız DC evrenindeki dünyaya geldiğinde dünyayı tanımlamak için kullandığı isim...

Pekiyi ya iyi kahraman Alexander Luthor’ın geldiği dünya nasıl bir yer acaba?

Bir dünya ki tarihin tersine işlediği, Christopher Columbus’un Amerika’dan yola çıkıp Avrupa’yı keşfettiği, Amerikan kolonisine dönüşen İngiltere’nin bağımsızlık savaşı verdiği ve bunun sonucunda uğradığı nükleer saldırı sonrası Londra’nın harabeye dönüştüğü...

Bir dünya ki tüm süperlerin Amerika Suç Sendikası (CSA - Crime Syndicate of Amerika) adıyla birleştiği ve Amerika üzerinde korku imparatorluğu kurduğu... Ve bu duruma başkaldıran tek kişinin teknoloji destekli zırhıyla Luthor olduğu...

Bir dünya ki iyinin kötü, kötünün iyi olarak algılandığı... Bir dünya ki kaosun ve kötülüğün, sürecin doğal sonucu olduğu...

Ve bu yüzden Luthor’ın yazgısının kaybetmek olduğu...

Bu dünya bildiğimiz evrendekinin aynadaki yansıması...


Earth 3 olarak adlandırılan bu paralel gerçeklik DC evrenini kökten değiştiren Crisis On Infinite Earths olay örgüsünde yokolan evrenlerden birisiydi. Crisis On Infinite Earths büyük bir kıyıma ve yokoluşa sahne olmuş ve multiverse olarak adlandırılan sonsuz sayıdaki evren tek bir evrene indirgenmişti...

Grant Morrison, JLA: Earth 2 albümüyle DC evrenine yenilikçi olarak düşündüğüm tek bir katkı sağlıyor: Süper kahraman öyküleri denilen modern mitolojideki iyinin mücadeleden galip ayrılması prensibini Earth 3 için genişletiyor ve antimadde evreninde de kötünün her zaman kazanacağını, iyinin yenilmeye mahkum olduğunu, aksinin kaosa yol açtığını söylüyor...

CSA zulmünü bitirmek üzere JLA’yı (Superman, Wonder Woman, Batman, Flash, Green Lantern paralel evrene geçmeyi kabul ederken Aquaman ve Martian Manhunter dünyada kalmayı tercih eder) Earth 3’e getiren Luthor’ın hesaba katmadığı da bu olur. Hesaplayamadığı bir diğer olgu ise antimadde evrenine geçen JLA’nın kötücül yansımalarının kozmik denge gereği 24 saat sonra madde evrenine geçecek olmalarıdır. Bu gerçekleştikten sonra antimadde evreninde JLA yıkımı ayağa kaldırmaya çalışırken, madde evreninde CSA yıkıma girişir...

Lakin kural hep aynı şekilde işlemektedir; antimadde evreninde kötülüğün kazanması gerektiği gibi, madde evreninde de iyiliğin kazanması gerekir. Dolayısıyla ne JLA ne de CSA başarılı olamayacaktır...

Pekiyi bu kadar kaos neden yaratılmış olabilir? Aslında Luthor’ın madde evrenine geçmesinden başlayarak JLA ve CSA’nın yer değiştirmesine kadar tüm olayların arkasında bir kuklacı bulunmaktadır. Antimadde evreninin Brainiac’ı iki evrenin temasının tek bir evrende birleşmelerine yol açacağını ve bu yokoluşun ortaya çıkaracağı enerjinin onu 'n. derece bilince' evrimleştireceği sonucuna ulaşmıştır. Şeytani planını başlatmak üzere Brainiac, Luthor’ın madde evrenine geçmesinin yolunu bulmasını sağlar ve gerisi çorap söküğü gibi gelir...

Hikayede yanıtını alamadığım birkaç soru var... 80 yıllık DC tarihinde hiç mi kötülüğün üstün geldiği, kazandığı bir hikaye olmamıştır da Grant Morrison ‘madde evreninde iyilik, antimadde evreninde kötülük kazanır’ gibi bir düstur ortaya koymuştur. Mesela madde evreninde Lobo denen salt kötü diyebileceğim bir karakter var ki gümbür gümbür gidiyor, ezip geçiyor, kaybetmiyor. Grant Morrison’ın fikri güzel ama sanki dayanak noktası yok gibi...

Aklıma takılan bir diğer soru da tüm karakterler madde ve antimadde evrenlerinde zıt kişilikler sergilerken neden Brainiac her daim şeytanidir?

Bunlardan daha basit bir soru da şu: antimadde evreninin Luthor’ı madde evrenine geçtiğinde albümde dile getirilen kozmik denge gereği madde evreninin şeytani Luthor’ının da antimadde evrenine geçmesi ve CSA’nın yanında yeralması gerekmez mi

New 52 öncesinden bu albüm mutlaka okuyun, kaçırmayın diyeceğim bir öykü değil. Ama buna rağmen Earth 3 konsepti güzel, zıt alternatif kurgu her zaman okuru ters köşeye yatıracak gelişmelere gebe...

Bu arada Morrison’ın alttan alta ‘düzene başkaldırma, parçası ol, nasıl olsa doğal süreci değiştirecek bir etkin, bir yetkinliğin yok’ mesajını da almadım değil ama bu mevzuya hiç girmeyeceğim...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...