Pişmanlıklar...



Liseye başlarken ‘Artık büyüdüm, bunları okumam!’ diyerek sadece sayılı çizgiromanı kendime ayırıp geriye kalan 3 koca koli çizgiromanımı attığıma çok pişmanım... Şimdi o albümleri o temizlikte toparlamak ne mümkün...

Üniversitedeyken eğlenceye para yetiştiremediğim için deste deste ‘comics’imi Moda Pasajı’ndaki bir sahafa sattığım için çok pişmanım... Ne oldu sonuçta o çizgiromanlara, biraya dönüştü. Bünyeyi terkedeli de çoook oldu...

Zamanında Hoz’dan aylık olarak çıkarken Teksas – Tommiks – Swing üçlemesini almadığıma pişmanım... Şimdi yekün beni kara kara düşündürüyor...

Hobi babında ‘Çizmeyi öğreneceğim, karakalemimi geliştireceğim!’ diye diye 36 yaşıma kadar geldiğime pişmanım... Şimdi kolaysa git bakalım kursa, bebek varken...

Çok çok seneler önce bir arkadaşıma gözüm gibi baktığım ‘Conan’larımı verdiğime çok pişmanım... O çizgiromanları hatırladıkça bir melodi dolanır dilime:


Bir çok giden
Memnun ki yerinden
Çok seneler geçti çok seneler geçti
Dönen yok seferinden


Yine çok çok seneler önce bir başka arkadaşıma Zagor Tay Yayınları ciltlerini verdiğime pişmanım... Gelmesine geri geldi ama sayfalar kapaktan ayrılmış, uçları kırışmış bir şekilde... Bu, neredeyse pul maşasıyla sayfaları çevirme hassasiyetindeki bir koleksiyoncu olan benim için kabul edilebilir bir durum olmadığından dolayı bir daha çizgiromanlarımı ev dışına çıkarmama kararı aldım...

Daha canım cicim aylarında benden çizgiroman isteyen eşime ‘Lütfen dikkatli oku, orası burası kırışmasın...’ şeklinde uyarıda bulunduğum için pişmanım... Şimdi değil okumak, elini bile sürmüyor çizgiromanlarıma...




Yorumlar

  1. Pizagor, olur böyle haller:)
    Hayat pişmanlıklar silsilesiyle oluşuyor sanırım. "Nerden dönsen kârdır. Bugün yarından erkendir." hesabı "pişmanlıkları farketmek de güzeldir." Ne var? Böyle hüzün verir insana.. Efkârlandırır.

    Eee... Tevekkeli değil, bu zamanlar için "Hüzün ki en çok yakışandır bize." demiş şair. Ayrıca "efkâr" Türkçe bir kelimedir. Pizgor, nasıl getireceğim ben bu yazının sonunu bilemedim şimdi:)

    Du bi... Bir şey söyleyeceğim. Uzun zamandır Zagor okumadım. Bu akşam hemen okuyacağım. İçime bir hüzün çoktü. Efkârlandım.
    Of! Gerçekten çooook pişmanım:)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Hayal Kahvem, çok haklısınız, her seferinde bir noktadan dönüyoruz. Her pişmanlık bir de ders aslında, ona göre kendimizi güvenli tarafa attığımız, gardımızı aldığımız, bir daha karşılaşmayacağımız, olur ya karşılaştık daha hafif atlatacağımız...

    Yaşanan bu pişmanlık yüzünden okurken keyif almamama, sıkılmama rağmen çizgiromanlığıma koyduğum, belki bir daha asla sayfalarını çevirmeyeceğim onlarca çizgiromanım var. Ne olurdu sanki bari bunları atsam, satsam! Ama olmuyor, sonrasında ‘Keşke satmasaydım!’ dememek adına vazgeçemiyorum onlardan. Nasıl bir sahiplenme, nasıl bir bencillikse bu, onların benimle olmasını seviyorum galiba...

    Bir diğer pişmanlık çizgiromanlarımı dört duvar arasına hapsetmeme, kimseye göstermememe sebep oldu. Hani bazı ebeveynler bebeklerini dışarı dahi çıkarmazlar hastalanır diye, benimki de o durum : Böyle yaparak kendimce önlemimi alıyorum, onları dış ortamın zararlı etkilerinden koruyorum...

    Ama bir pişmanlık var ki geri dönüşü yok, eşime ‘Bak şu çizgiromanı okusana, çok beğeneceğine eminim’ önerisiyle gittiğimde ‘ama sen bana vakti zamanında şöyle şöyle demiştin. O yüzden elimi dahi sürmem!’ karşılığını almak var ki bana dilim kopsaydı da şu lafı etmeseydim dedirtiyor.

    Şu kadınlar nasıl bir koda sahipler anlamıyorum ki?

    Hiç mi unutmazlar...

    YanıtlaSil
  3. Pişmanlık geri dönüşü olmayan bir yoldur ve kendimizi çoğu zaman bu yolda buluveririz. Dilerim bundan sonraki hayatımızda pişmanlık duyduğumuz pişmanlıklar yaşamayız. Ben de sizi kendi bloğuma beklerim!:)
    www.LensMarket.Com

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman