Baybora ve Karaoğlan: Sıradışı Bir Baba - Oğul İlişkisi...




Baybora ve Karaoğlan... Özel hayatlarını Türk teamüllerine aykırı yaşayan bu iki yiğidin, baba - oğul olarak ilişkilerinin de örf - adet ya da gelenek, adına artık ne derseniz, ona uygun olduğu söylenemez. Ne babaya o bilindik boyun eğmişlik ne de sınırsız saygı kaynaklı teslimiyetçi tavır gözlemlenmez oğulda. Babada da sevgiyle birlikte oğulun söylediğine - yaptığına - karakterine gösterilen büyük saygı, bir kendi haline bırakma durumu vardır. İki arkadaş gibidirler daha çok; illaki aileye indirgeyeceksek, şartları biraz zorlayarak hadi diyeyim ki ağabey - kardeş ilişkisidir yaşadıkları. Denge ön plandadır aralarında: ne dediğim dedik - otoriter bir baba figürü ne de babayı alaşağı etmeye hevesli bir oğul; her daim ortayolcu bir tavırdır söz konusu olan. O kadar aykırıdırlar ki beraber cenk ettikleri gibi beraber zamparalık yapmışlıkları da vuku bulmuştur...








Aslında Baybora'dır bu ilişki durumunun müsebbibi de; Karaoğlan'ın daha bebekken annesinin katli sonrası Baybora'nın yerleşik olmaktan ırak havai yaşantısı gereği bakamayacağı çocuğunu köyden bir tanıdığına terk edip maceracı döngüsüne devam etmesidir. Oğluna karşı sergilediği bu affedilmez umursamazlıkla öksüz kaldığı gibi bir de gönüllü yetim bırakılan bir çocuğun belki de babayı asla affedemeyen bilinçaltı halidir Karaoğlan'daki...


Ve aslında gerçekten bir baba olamadığının farkında olan bir adamın serzenişlerini bol bol okuruz 'Kul Bakay'ın Mezarı' öyküsünde. Kendisini bey oğlu sanıp kaçıran bir hayduda o küçücük çocuğun duyduğu düşkünlükle gerçek babasına beslediği ilgiyi kıyaslayan acılı bir figüre dönüşür bir anda Baybora. Kıskançlık vardır dilinde; belki de zihninde olması gereken o pişmanlığın dile yansımasıdır bu...






'Ba'nı Çiçek' öyküsünde ise sitemkar baba - hayırsız evladın yerini alaycı babanın alaycı oğlu ikilisi alır. İğnelemeler, şakalarla dolu karşılıklı laf sokuşturmalarıyla dolu paneller ilişkilerinin gevşek yönünü gayet güzel anlatır...


Dönemin büyüğe hürmet teamüllerinin çok ötesinde, hemen hemen aynı zamanları hikaye eden Kemal Tahir'in 'Devlet Ana'sındaki Anadolu Türk'ünün gerçek kültüründen bir o kadar farklıdır bu diyaloglar. Bırakın dile getirmeyi, büyüğe karşı akla bile getirilemeyecek cinsel imalar ve şakalar uçuşur havada...







Değil o yüzyılda, bugün bile babaya karşı sarf edilmesi yürek isteyen bir cümledir şu:

' Virjiniya sana cariyelik edeceğine göre istersen çabuk dönmeyelim baba? '


Hele ki bir de yüzdeki o sinsi ifadeyle 😉





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Clone...