Clone...


İçimde bir yaradır Clone Saga.. 95 – 96 İTÜ yıllarımda Gümüşsuyu’ndan Tünel’e yaptığım rutin yürüyüşlerde, Amazing Spider-Man’in yerini alan Amazing Scarlet Spider fasiküllerini İstiklal Caddesi'nin girişinde kiosklarda gördüğüm ama o an için bulaşamadığım, ertelediğim ve ertelediğim herşey gibi bunun için de neden öyle yaptım dediğim, hiç okuyamadığım upuzun bir hikayedir.. Bundan yıllar sonrası e-bay’lerde son dakika çalımı yemeyeyim diye sabahın üçlerinde ayaklanıp açık arttırmaları takip ettiğim, anlayamadığım bir oldubittiyle müdahale edemeyip safdışı kaldığım ve hala ‘Yav, cimrilik etmeyip önceden yükseltseydim, keşke bir 10 – 15 dolar daha fazla yazsaydım!’ dediğim bir pişmanlıktır..

Satıyor diye hikayenin sakız gibi uzatılmasını, uzatıldıkça karmaşıklaşmasını, karmaşıklaştıkça tutarsızlaşmasını bir kenara bırakırsak yayınlansa da okusak diye kanına girmeye çalıştığım çizgiroman sevdalıları nezdinde dahi ‘kaç tane Clone'lu hikaye yazıldığı, saganın hangisi, genesisin hangisi olduğu, niye böylesi kafa karışıklığı yarattığı..' sıklıkla dile getirilen bir sorunsal. Madem öyle, bu muammayı çözmeyi, kaosu basite indirgemeyi kendime görev ediniyorum. Öyleyse buyurun başlayalım..

Bildiğim kadarıyla aşina olduğumuz Marvel evreninden üç, Ultimate evreninden de bir ana Clone öyküsü var:


- Clone Genesis


Clone fenomeninin başlangıcı, Çakal'ın ortaya çıkıp Peter Parker'ın hayatını darmadağın edişi, bu uzun hikaye akışında ortaya çıkan Gwen Stacy ve Peter Parker klonları ki bu Bilka Örümceklerinde okuduğumuz hikaye. Gerry Conway’in Amazing Spider-Man’in 1974 - 1975 yıllarına tarihlenen 141 – 150. fasikülleri arasında yazdığı sayfalar işte bu Clone Genesis olarak bilinen öykü.. İlk faz..


- Clone Saga



1994 - 1996 yıllarında tüm Spider-Man serilerinin bir şekilde bulaştığı, klon Ben Reilly'nin Peter Parker'ın yerini aldığı, okurların diğer klon Kaine ile tanıştığı ve şimdiye kadar Türkçe olarak okuma şansı bulamadığımız çoook uzun öykü. Geniş yaratıcı kadro listesinden esas yazar olarak gösterilenler Terry Kavanagh ve Howard Mackie. İkinci faz..


- Clone Saga Mini Series



Clone Saga'nın aslında çok daha kısa sürmesi planlanırken kontrolün kaybedilmesiyle birlikte sonucun böyle olduğunu bizzat yazarlarının - editörlerinin ağzından pek çok yerde okumaktayız. Eylül 2009’da ilk sayısı raflara çıkan 6 fasiküllük bu mini seri için yaratıcı ekip Tom DeFalco ve Howard Mackie tarafından iddia edilen de aslında ilk tasarlanan Clone Saga'yı anlatıyor olduğu. O halde bunu da şöyle etiketleyelim: Elden geçirilmiş ikinci faz..


- Ultimate Spider-Man Clone Saga



Bendis’in bu meşhur öyküyü yeni kuşaklar için Ultimate evrenine uyarlaması. Orijin evrenindeki hatanın yapılmayıp kararında tutulan, 2006 senesinde Ultimate Spider-Man’in 97. sayısıyla başlayan, 104. fasikülle sonlanan hikaye..

---------

Binlerce sayfalık Clone Saga’yı edinemesem de kara gün dostu e-bay, Clone Saga Mini Series ve Ultimate Spider-Man Clone Saga için hemen imdadıma yetişti, sağolsun. Paketin elime geçmesiyle ilk saldırdığımsa Clone Saga Mini Series oldu. Giriş sayfasında yeralan ve Clone Saga evveli olayları anlatan kısa ama gerekli bir özet sonrası (Harry'nin ölümü - Peter'ın ailesinin dönüşü ve bunların aslında robot olduklarının ortaya çıkması) yine şu minvalde cümleler yazılmış:

Clone Saga bazı sebeplerden dolayı (Ki nedendir bilinmez bu sebepler açık edilmemiş. Yazamamışlar 'feci sattık, millet sevdi okudu, nefret etti yine okudu, biz de küpümüzü doldurduk' diye) düşünülenden çok çok daha uzun sürdü. Aslında planlanan 6 sayı sürmesiydi. Bu fasiküller, o ilk hali vs. vs..

İnandırıcı bulmadım çünkü fasikülleri okurken atlamalar – eksikler, kendi adıma tatminsizlikler hissettim. Mesela ilk sayıda hiç ortalarda yokken, ikinci sayının ilk sayfasında bir anda Scarlet Spider okurun karşısına çıkıyor ve Kaine ile mücadelesi başlıyor. Marvel’a çalışan kalburüstü bir yazar biraz altlık yapmaz mı, bir oldubittiye getirmekten ziyade ‘ne oluyoruz, nereden çıktı bunlar..’ hissiyatını ortadan kaldırmaz mı! Bana kalırsa bu mini seri, upuzun bir saganın onca büyük olayını altı fasiküle sığdırmaya çalışırken yazarın haliyle fena zorlandığı, çıkmazlara girdiği, senaryoda ister istemez boşluklar yarattığı, hikayenin o çok bahsettikleri ilk tasarlanan hali ile sonrasında dönüştüğü saga arasına konumladığım melez bir öykü. Ne biri ne de diğeri..



Mini seride 3. fasikül sonrası hoşuma gitti. Kahramanlıktan kendini emekli eden baba adayı Peter, küçük May'in doğumu, kayboluşu, ölmeyenler, ölemeyenler, dirilenler, dirilince değişenler vs. derken keskin dönüşlerle finali gördüm. Dediğim gibi buruk bir tat bıraktı, sanki anlatılmayan, atlanmış çok şey varmış gibi. Susuzluğumu giderir belki diye sarılmıştım ve fakat bu renove edilmiş kısa seri sonrası 90'ların Clone Saga'sını okumayı daha da ateşli istediğimi farkettim..


Clone Saga Mini Series sonrası arayı açmadan Bendis'in, Clone hikayesini Ultimate Spiderman için uyarlamasına geçtim. Gerçi buna uyarlama demek pek de mümkün değil çünkü klon kavramı dışında apayrı bir öyküydü okuduğum. Conway'in Clone Genesis'i kadar yürek burkucu değildi, olayların gelişimi Peter Parker'a darbelerini vururken Conway çok daha fazla psikolojiye odaklanıyordu. Bendis ise bambaşka bir yol tercih etmiş. Geri dönen Gwen, geri dönen baba Parker, OZ serumu enjekte edilen MJ, CIA, SHIELD, Fantastik Dörtlü, klonlar, Ahtapot, bambaşka bir rolde Ben Reilly ve Spider-Woman (ki Ultimate olanının çıkış noktasını öğrenince çok eğlendim) ile bir geceye sığdırılmış yüksek tempolu bir hikayeydi.. Notum zor beğenen bir okura göre ortalamanın üzeri; 7.5/10..


Bu arada Marvel, geçtiğimiz ay (Ekim 2016) Clone Saga ‘omnibus’larının ilkini piyasaya sürmüş. Kitap, onlarca fasikülün toplandığı 1240 sayfalık bir tuğla olmuş. Yorumlara göre Clone Saga materyalleri iki omnibusta toplanacak. Varsın üç olsun, alırım ben bunları..



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...