ZigZagor


Zagor gibi sağlam bir malzemeden çok daha eğlenceli bir parodinin ortaya çıkmasıydı herhalde beklentim.. Ne bileyim, mesela bilim akademisinden kendisine takan müzik öğretmeni yüzünden bir türlü mezun olamayan bir Hellingen, uzaktan kumandaya garip tepkiler veren içli - duygusal bir Titan, Red Kit albümlerinin o alışageldiğimiz kale komutanları kıvamında sakar – şapşal ama disiplin delisi bir Albay Perry, piknik için yola çıktıkları bilmemne gezegenini ıskalayıp dünyaya inmek zorunda kalan bir boş – beleş Akronlu mangalcı topluluğu şeklinde hemen ilk anda saçmalayabildiğim kadarıyla, aslında tanıdık olan ama bildiğimiz gibi olmaktan fersah fersah uzaktaki bir kurguda sunulan, parça parça komiklik yapmanın ötesinde bütününün eğlenceli geldiği bir hikaye arıyordum belki de..

Lakin yazarın ‘sıklıkla tercih ettiği haliyle’ kelime oyunları kullanılarak yaptığı espriler bayıldığım bir tarz değil. Hele ki her sayfanın bant karikatür mantığıyla illaki bir gülmece unsuruyla, bir espriyle sonuçlandırılmaya çalışılması zorlama olmuş. Belki bir gazetede günlük bant olarak yer alsa daha lezzetli gelebilirdi ama bu haliyle tatmin edici olmaktan uzak..


Dediğim gibi, beni çok da eğlendirmedi, sadece ZigZagor adının sebebine - kökenine dair yapılan açıklama, Çiko’nun yerini alan ve ZigZagor’un zekaca önüne geçen Çika karakteri, albümün hiç tanışmadığımız formatı ve karikatürize çizimler hoşuma gitti..

Okurken Groo’yu andım sık sık.. Sergio Aragones’in Groo sayfaları da ‘Kılıç ve Büyü’ ekolünün parodisiydi ancak Groo hikayeleri çok daha doyurucu, doğal ve eğlenceliydi bana kalırsa.. Ya da en azından bana öyle geliyordu 25 sene önce..

Ancak Pizagor olarak ZigZagor ismini kıskanmadım - hasetle ‘Bu isim niye benim aklıma gelmemiş ki!’ diye hayıflanmadım da değil :)  Marcello Toninelli güzel bulmuş, hakkını yemeyeyim şimdi..



Yorumlar

  1. Vay be... Seneler öncesine götürdünüz beni bu yazınızla. Yanlış hatırlamıyorsam Zigzagor'a bundan çoook uzun bir zaman önce, internetin henüz bu kadar büyük bir nimet olmadığı yıllarfa rastlamış ama çok aramama rağmen bulamamıştım. 1001 Roman'ın bastığını bilmiyordum doğrusu, şaşırdım.

    Geçmişin kuyusuna ikinci yuvarlanışım da Groo'yu zikretmenizle oldu. Çok severdim onu da, hatta defterlerimin arkasını onun çizimleriyle doldururdum :)

    Zigzagor'un sizden tam puan alamaması üzücü gerçi. Benim de beklentim yüksekti. Bir Oum pah pah bekliyordum. Yine de bir göz atmalı. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Groo sanıyorum kendi yaş grubum (35-45 aralığı diyelim) çizgiroman dostlarımız için 'mazi kalbimde bir yaradır misali', eksik kalmış, kopya çizimleriyle - özensiz basımıyla üstünkörü yaşanmış bir deneyim olduğundan, kendilerinden hala talep görür. Misal ben... Bir yayıncı çıkıp da 'Acaba ne bassak?' diye sorduğunda ilk aklıma gelen Groo olur. Şöyle renklisinden, büyük boyutlusundan yayınlansa alternatif tatlar adına ne de güzel olur. Simpsons ya da Adventure Time gibi denemelere girişilmişken neden olmasın!

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman