Conan’a Mektup...


Bazen bir akrabanızın fotograf albümlerini karıştırırken bebekliğinize ait hiç görmediğiniz bir kareye denk gelirsiniz ve farklı bir keyif yaşarsınız ya, ben de buna benzer bir mutluluk yaşadım geçenlerde...

Birkaç gün önce Engin (nam-ı diğer V) dostum Conan arşivini karıştırırken Alfa Yayınları'ndan çıkan Conan'ların okur mektupları köşesine 15 yaş toyluğuyla yazdığım bir mektubuma rastlamış ve tamamen aklımdan çıkmış bu mektubu Altın Madalyon Çizgiroman Forumu’nun Hatıralar başlığında paylaşmış...

Conan Yeni Maceralar Dizisi #158 - Okur Mektupları Sayfası

Hemen akabinde Tarkan (nam-ı diğer yunusmeyra) dostumuz o günleri öylesine güzel özetlemiş ki noktasına virgülüne dokunmadan buraya aktarıyorum...


‘Özgür bugün dahi tartışılan pek çok konuya değinmiş o senelerde..ilginç olan bir şey var: çizgi roman üzerine tartışmalar,fikir alış verişleri ayda bir ve mektup köşesinin sınırlarında dahi olsa o zamanda -hem de forum tadında-yapılabiliyormuş bunu görüyoruz..Özgür'ün mektubu conan'ın bu serisindeki önceki 2 sayıda (156. ve 157. sayılar..) yayınlanan ve ciddi tartışma başlatan mektupların üzerine yayınlanmıştı.. evet bunlardan biri yerli çizgi roman üretimi ( ki yerli yayınlar ve çizerler bir bütün olarak övülüyordu bu yazıda..) ve yerli yayınlara önem verilmesi konusundaki Bahadır Boysal'ın (şimdinin özgür ve özgün çizeri!) mektubuydu..sayfa editörü Aşkın Güngör'dü ve Bahadır'ın mektubuna Ali Düzgün uzunca bir mektupla karşılık veriyor, yerli yayınların bazılarının "kopya !" işi çizimler olmalarından ve kalitesizliklerinden başlayıp çizer ve dergi isimleriyle tezine somut kanıtlar sunuyordu..şimdilerde ara sıra forumda gördüğümüz (aslında hep yazsa ne iyi olur ) İlhan Yılmaz ise Ali Düzgün'e paralel tezler ve yine somut isim ve dergi örnekleriyle 154. sayıdan beri sürdürdüğü tartışmaya uzunca mektuplarıyla katılıyordu..Aşkın Güngör öncesi sayfa editörü Kosta Ceran ve Mehmet Mengü'de bu tartışmalarda kendi tezlerini savunuyorlardı..4-5 sayının sonunda tartışmada ismi geçen bazı çizer ve dergi temsilcileri "sinirle !" tartışmaya dahil -editörleri telefonla arayarak veya kişisel- oluyorlar ve kendilerince ürettikleri işlerdeki "kalite düşüklüğünü ve kopyayı" savunacak argümanlar ileri sürüyorlardı..

ancak gençlere sayfa yöneticiliği,editörlük v.s. görevler veren yayınevi ,"gençlerin" ürettiği fikir,proje ve beyin fırtınalarından yeteri kadar yararlanamıyor,kendi sayfalarında da çokça eleştirilen yerli çizgi romancılığımızın "çocukluk hastalıklarına" yenik düşüp bir kaç sene içinde piyasadan siliniyordu..halbuki oluşturulan "genç bakış ve enerji" hem yayınevi açısından bir gelecek projesine,yerli ve yabancı telif eserlerle bir atılıma dönüştürülebilirdi,hem de çevirmeninden yazar ve çizerine,sayfa sekreterinden editörüne kendini bu alana hazırlayan gençlerin önü açılabilir,yeni olanaklar yaratılabilirdi..olmadı,olamadı..


ancak bu bahsettiğimiz yıllarda "okur mektubları"nda kıyasıya çizgi roman tartışan konuşan "gençler"den bir çoğu 2000'li yılların başlarından itibaren çizgi romanla ilgili kimi kısa kimi uzun ömürlü pek çok işe imza attılar ve atıyorlar.’


Bahadır Boysal ve Yıldıray Çınar (ilana dikkat!) isimleriyle aynı sayfada yer almak bile ayrı bir güzellik...


Bu arada, hani mutluluklar paylaştıkça artarmış ya, o keyif anımın yarattığı önüne geçemediğim paylaşma arzusuyla söz konusu mektubu kendisine gösterdiğimde sergilediği 'Conan'a mektup mu yazdın!' şeklindeki kahkahalı - alaycı yaklaşımı sebebiyle eşime mansiyon ödülünü uygun görüyorum, o da ayrı mevzu tabi ki...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutantın Alpha’sı, Gamma’sı, Omega’sı...

Nils Holgersson ve Morton: Sapasağlam Bir Çocukluk Nostaljisi...

Cassandra Nova: İlk Düşman